0.542. 537 86 70

ÇULLAN - MAYIN

2014-11-04

Ahmet GÖKSAN

Ahmetgoksan45@gmail.com

 

“Hep beraberce fenalıkları önlemeye çalıştığımız, iyilikleri müştereken çoğaltmaya uğraştığımız gün; biz de esaretten kurtulmuş olabileceğiz. Anlamalıyız ki İngiliz Hükümetinin prensibi, ‘Daima dayanışma içinde olan kitlelere hürmet, parçalanmış toplumları daha fazla ezmektir’. Bizim eğer bugüne kadar Hükümet indinde kıymetimiz yok ise, haklarımızı tanımıyorsa, her gün izzetinefsimiz rencide ediliyorsa bunun yegane sebebi yine bizim bir birimize olan sevgi noksanlığımız, birbirimizden uzaklaşma hastalığımız olmuştur. Yoksa, Rum ve Ermenilerin çoktan meydana getirdiği işbirliğini gösterebilmiş olsaydık, bizim de bugünkü durumumuz çok daha başka olacak ve Hükümet içindeki kredimiz bu kadar düşük, bu kadar ehemmiyetsiz olmayacaktı.” 1951 Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

Avrupa Parlamentosu seçimleri sonrasında AB’ni yönetecek olanların kim veya kimlerden oluşacağı tartışma yaratmıştı. Görev dağılımı sırasında İngiltere ile Almanya arasında yoğun tartışmalar yaşandı. Yaşanan tartışmalar, AB dağılıyor mu sorusunun sorulmasına da neden oluyordu. Çıkar ortaklığına dönüşen Birliğin ülkelerin çıkarlarının devam ettiği noktada dağılmasının beklenilmemesi gerekiyor. Bu nedenle yeni ülkelerin üyeliğe alınması da 2019 yılına dek dondııruldu. Türkiye’nin alınan bu karar sonrasında yeniden değerlendirme yapması gerektiğini söylemek istiyoruz.

Buna karşın yayınlanan son İlerle – me Raporunda Türkiye’den sürecin eşgüdüm içinde yürütülmesi isteniyor. Daha ileri gidilerek yapılacak olan yasal düzenlemelerin AB uzmanlarıyla birlikte çalışılarak hazırlanması öneriliyor. Diğer yandan Birliğin ortak bütçesinin hazırlanma çalışmalarına İngiltere’nin itirazları damgasını vurdu. Başbakan Bay David Cameron lahana tarlalarında yapılan çalışmalar sırasında ülkesinden birlik bütçesine 2.1 milyar Euro ek ödeme yapması istenmesine karşı çıkarak bu paranın ödenmeyeceğini açıklıyordu.

İngiltere’de AB ve göçmen karşıtı görüşleriyle bilinen Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’nin – UKIP – Genel Başkanı Bay Nigel Farage, Bay Cameron kadar ılımlı konuşmuyor. Bay Farage, birlik ve gelinen nokta konusunda değerlendirme yaparken “AB’ni İngiliz vergi mükelleflerinin kanıyla beslenen kana susamış bir vampir” olarak tanımlıyordu. Birliğin yardıma gereksinim duyması size ilginç ve düşündürücü gelmiyor mu...

Bu güne dek kendi askeri gücünü bile oluşturmamış olan birliğin boyuna posuna bakmadan etrafına nizam vermeye kalkışması ise başka bir ilginçliktir. İlerle – me Raporunda Türkiye’nin savaş gemilerinin Akdeniz’in uluslararası alana gitmesinden duyduğu kaygı dile getiriliyor. Anılan Raporda Türkiye’nin mendil büyüklüğündeki ülkenin tek yanlı olarak ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölgesini ve uluslararası hukuku ihlal ettiğine de vurgu yapılıyor. Bu gerekçenin arkasına saklanan adı geçen ülkenin önde gidenleri adada yürü - tülmekte olan müzakere masasından kaçtılar. Bundan daha iyi bir fırsatı her halde yakalayamazlardı. Zaten masaya eğreti olarak oturdukları biliniyordu.

Bu koşullarda bile adada yürü – tülmekte olan müzakere sürecinden ilerle – me olması beklentisinde olduklarını yinelemekten geri durmuyorlar. Bir yandan da Türkiye’ye “Kıbrıs konusunda adım atmadıkça müzakerelerde ilerle – me olmaz. Çünkü Kıbrıs, fasılları bloke etmeye devam edecek” diye dayatmada bulunarak sopa altından abalarını da gösteriyorlar. Fasılları bloke eden yalnızca mendil büyüklüğündeki ülke ile Yunanistan olduğunun türküsünü çığırarak çok yüzlülük örneklerini sergiliyorlar.

Böyle bir ortamda adı geçen ülkenin en önde gideni olan Bay Nikos Anastasiyadis Türkiye’yi “Kıbrıs sorunu satranç tahtasındaki tek değil, ama ana oyuncu” olarak nitelendiriyor. “Güzelyurt geri verilmeden Kıbrıs sorununun çözümünü kabul etmeyeceklerini” kaydediyor. Birliğin, hem onu hem de Türklerin hedeflerini etkisizleştirmeyi hedef tahtasına koymuş olan Rum Parlamento Başkanı Bay Yannakis Omiru ile birlikte en azından uyarması gerektiğini de kaydetmek istiyoruz. Bunlar yetmiyormuş gibi Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Bay Kiriakos Yerondopulos ise “Kıbrıs Rum tarafı Kıbrıs sorununda hiçbir şekilde başka ödün veremez” diyordu. Bu güne değin verdikleri ödünlere açıklık getirsinlerde bizlerde öğrenmiş olalım...

Karşı tarafın üzerimize çullanarak sonuç almaya çalıştıkları gerçeği ile yüz yüzeyiz. Bizlerin de ortak geleceğimiz için kendi aramızda uzlaşmamız gerekiyor mu ne...

SEVGİ ile kalınız...

Sepetim