0.542. 537 86 70

Gaz lâmbasında Aydın’ı aramak…

Tarihimizi İstanbul’un fethinden ibaret sanıyorsan... Atçalı Kel Mehmet’i, Kuyucaklı Yusuf’u, Yörük Ali’yi, Demirci Mehmet Efe’yi, Çete Ayşe’yi bilmiyorsan. Sen Aydın’ı seviyorum, Aydın’ı yaşıyorum, Aydın’da yaşıyorum diyebilir misin?

2018-04-01

Ne zaman kendimi tutsak hissetsem, gökyüzünde dalgalanan ay yıldızlı bayrağıma bakarım.

Ne zaman kendimi sahipsiz hissetsem, vatanıma sığınırım.

Ne zaman kendimi çaresiz hissetsem, “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” sözü gelir aklıma.

Atama sığınırım.

*

Portakal çiçeğinin sarhoşluğu içinde; ayık kalıp, bir günde bütün mevsimleri yaşayabilmektir Aydın.

İncir çekirdeğinin her zerresinde; tarihin bütün yapı taşlarının eşsiz güzelliğinin tadına varabilmektir.

Yaprağından, yağından, çekirdeğine kadar her parçası kutsal, barışın simgesi; zeytin ağaçlarına bütün bedeninle sarılabilmektir.

*

Köylerimin o tozlu yollarında,

Toprak kokan tarlalarında yürümediysen.

Karasu testisinden ayran, Güdüşlü çeşmesinden su içmediysen.

Kestaneyi, kumpiri sobada közlemediysen.

Umurlu eriğini dalından, Atça çileğini elinde yemediysen.

Mis gibi narenciye kokusunu ciğerlerine hiç çekmediysen.

Tarihimizi İstanbul’un fethinden ibaret sanıyorsan.

Atçalı Kel Mehmet’i, Kuyucaklı Yusuf’u,

Yörük Ali’yi, Demirci Mehmet Efe’yi, Çete Ayşe’yi,

Bilmiyorsan.

Sen Aydın’ı seviyorum, Aydın’ı yaşıyorum, Aydın’da yaşıyorum diyebilir misin?

*

Aydın’ı sevmek, Havva olup, onun gözüyle bakmaktır Aydın’a,

Sayesinde bütün tarihi yaşamaktır, Aydın’ı sevmek.

Kaderine terkedilmiş tarihi evlerimizin bahçesine, su bulamadığı için küsüp gelmeyen kaplumbağaya; üzüntüden kahrolmaktır Havvaca…

*

Ellerinde güvercin olup, barışa uçtuğumuz bir ağaçtır Havva.

Gözlerinde coşkun bir su gibi çağlayan, Menderes olduğumuz.

O konuştukça bembeyaz pamuk açar ovalar, aydınlık yarınlara.

İncir gibi ballanır, her cümlede dökülen kelimeler.

Yapraklarının arasında kimsesiz çocuklar barınır, sokak hayvanları beslenir meyvelerinden.

Biz besleniriz bilgisinden.

*

Biliyoruz ki bütün acılar, bütün hastalıklar, bütün savaşlar, bütün kötülükler, bir gün geçer...

Her şey unutulur. Bütün fotoğraflar sararır.

Yaralar kabuk bağlar, kapanır.

Ninelerimizden kalan bir fincanda, kırk yıl hatırına; bol köpüklü bir kahve içersin kırk yıllık dostunla.

Fesleğen gülüşünle, balkonundaki çiçeklere fısıldarsın.

Kırıldığın yerden çiçek açarsın.

Eğer öğrencisi olduysan, alışkanlıkların dışına çıkarak yaşarsın.

Her ne olursa olsun,

Bir pencere önü çiçeği gibi yaşamazsın,

Çalışır, inanır, araştırır, tarihine-kültürüne sahip çıkarsın.

*

Tarihimize, kültürümüze, edebiyatımıza emeği geçen, usta değerlerimize; Aydın Valiliği tarafından düzenlenen törenle, teşekkür belgeleri verildi.

Bu görevi bıkmadan, usanmadan başarı ile yürüten ustalarımızı, üstün hizmetlerinden dolayı kutluyorum.

Sadece beni üzen, Havva Çetinkaya Çetintürk öğretmenimizin ödül alanlar arasında olmaması.

Tarih, edebiyat ve kültür dalında sayısız hizmet veren Havva öğretmenime neden teşekkür belgesi verilmedi merak ettim doğrusu…

Kanser gibi illet bir hastalıkla boğuşurken, Aydın’ın tarihini, kültürünü, sanatını, taşını, toprağını, çiçeğini, böceğini, bıkmadan usanmadan anlatmaya çalışan bir insan.

Altmış yaşında sahneye çıkıp, oynadığı tiyatro eseriyle dakikalarca ayakta alkışlanan.

Boynu bükük ıtır çiçeğine fısıldayıp yaşatan, tebessümü katmerli, fesleğen gülüşlü Havva öğretmenim.

*

Aydın bir yaşam şehri.

Aydın bir cennet.

Dedikodu kazanı kaynatmak yerine, değerlerimize sahip çıkalım.

Çözüm odaklı düşünelim.

Göğsümüzdeki imanla sevmelerin en güzelini biliriz.

Vatansever gibi gözüken, sosyal medya hesaplarından, gizli gizli zincir halkalarını gönderenlerle; savaşmasını da biliriz; koltuk sevdalısı olup, kendisini cam fanusa kapatan, hizmet vermeyip, halktan uzaklaşanlarla da.

Yeter ki değerlerimizin kıymetini bilelim.

Yeter ki vatanımızın değerini bilelim.

Yeter ki özgürlüğümüzün sembolü, uğrunda binlerce şehidimizin kanı olan; bayrağımıza sarılalım.

Sepetim