Çerçioğlu operasyonu nereye gidiyor ?
KÖŞE YAZILARI23 yıllık mevki makam işgalinden sonra, kendisine verilen bu makamları hiçe sayarak AK Parti’ye transfer olan Özlem Çerçioğlu’nun dosyaları o kadar kabarık ki; kimse hepsini sayamıyor. Kitap olur diyenler var. Açık kaynaklara göre bilinenleri bir araya getirmeye çalışsak da çok kirli ve karmaşık bir ağ ile karşı karşıya kalıyoruz.
Çok kısa bir sıralama yapıldığında; 2002 siyaset öncesi yaşamı çok karanlık ve kabul edilemez maceralarla dolu olan Özlem Çerçioğlu’nun 2002 seçimlerinde önce AK Parti’den aday olmak istediğini, ancak AK Parti’nin 4. Sırada bir kadın Milletvekili adayı göstermesi üzerine, CHP’ye bağışlar yaparak, seçilme ihtimali olmamasına rağmen, sırf unvan kazanmak için 4. sıradan milletvekili adayı olduğu; Ancak, MHP, ANAP, DYP’nin baraj altında kalması nedeni ile Milletvekili seildiği biliniyor.
İlk dönem Milletvekilliği sırasında AK Parti’nin en önde gelen isimlerinden Salih Kapusuz ile çok özel bir ilişkiye girdiği, bu himaye altında, 2008’de batma noktasına gelen şirketi JANTSA için avantajlar sağladığı; ikinci dönem vekilliğinde ise Mehmet Ağar ile temas ve destek sağlayarak konumunu güçlendirme içinde olduğu biliniyor.
2009’da Belediye seçimini sadece yüzde 25 oyla kazanmasında, sağ görüşlü pek çok kişiye tavizler vererek oy topladığı ve sadece 600 oy farkı ile seçimi kıl payı kazandığı biliniyor.
İlk dönem belediye başkanlığında önce Aydınspor üzerinden, sonra Fetö ekibine takılarak destek aldığı, hakkında yapılan suç duyurularını Fetö’cü müfettişler vasıtası ile savuşturduğu şikayet edenler tarafından açıklandı.
Öyle ki ayarlayamadığı bazı müfettişlerin verdiği “soruşturma izinlerini” örtbas etmek için zamanın Aydın Başsavcısı Ekrem YİĞİT ile duygusal istismar ile ilişkilere girdiği ve bu adamı Fetö örgütü içine çektiği, ilişkisini sonlandırdığında isyan eden Ekrem Yiğit’in Belediye otoparkında haykırarak hakaret ettiği tespit ediliyor. Bunun üzerine, Ekrem’e Fetö avukatlığı sağlayarak paraya boğduğu biliniyor. Tabiki, Ekrem’in sonu Fetö darbesinden sonra ihraç ve hapis oluyor.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra ise Özlem Çerçioğlu hakkında açılan çok sanıklı FETÖ davasından kurtulmak için “Fetö Borsası” olarak anılan İzmir eski Başsavcısı Okan BATO ve MİT Bölge eski Başkanı Gürbüz Yüksel ile temas kurarak, onların adamı olan AK Parti İzmir İl Başkanı Ahmet Kurtuluş’a ATATÜRK’ün adını taşıyan Aydın’daki Rant tesislerini peşkeş çektiği, mahkeme ifadelerinde yer alıyor.
Çerçioğlu’nun kirli ilişkileri bitmek bilmiyor. Hakkında yapılan şikayetler sonucu oluşan 105 adet soruşturma dosyasının büyük bölümünün hukuka aykırı olarak hasır altı edildiği, Belediye sarayı inşaatında yapılan rüşvet ve ihale yolsuzluğuna dair telefon tapelerinin yok edildiği, bu konuda müfettişlerin verdiği soruşturma izninden de Savcı Ekrem Yiğit sayesinde dosyadaki “tapeler” yok edilerek kurtulduğu, itirafçı olduğu için evinde öldürülen Ahmet Kurtuluş’un emniyet ve mahkeme ifadelerinden ortaya çıkıyor.
Ancak, mızrak çuvala sığmıyor ve hakkındaki 100’ün üzerinde soruşturma dosyasından örtbas edemediği 19 tane ceza davasından kurtulmak için yıllardır zaman aşımına oynadığı açıkça bellidir. Bu konuda Hablemitoğlu suikastının cinayet sanığı Levent Göktaş’a vekalet verdiği, karşılığında Göktaş’a ait şirkete milyonlarca liralık usulsüz ihaleler vererek fonladığı Belediye kayıtlarında mevcuttur. Levent Göktaş’ın doymak bilmeyen taleplerinden sonra, Aziz İhsan AKTAŞ’a verilen müfettiş raporları ile usulsüzlüğü tespit edilen ve dava açılan ihaleler, öte yandan, diğer derin ilişkileri harekete geçirerek hakkındaki davaları uzatarak zaman aşımına sokarak kurtulmak gibi bir strateji izlediği anlaşılıyor.
Ancak, artık, yıllardır elde edilen imar rantlarının dağıtılması ile; Büyükşehrin halkın hizmetinden mahrum bırakılarak şirketler üzerinde elde edilen haksız aktarılan otopark ve diğer paralarla, fahiş fiyatla verilen asfalt ihalelerinden sağlanan kontrol dışı paralarla işlerin kontrol edilemediği bir dönem başlamıştı.
2017 – 2018 - 2019 yıllarında açılmış olan 15 davadan bir tanesinde örnek olarak;
Daha önce 2022 yılında hakkında mahkeme savcısının 24 yıl hapis cezası istediği dosyanın, bir başka dosya ile birleştirilme kararı alınıyor. Yani dava uzuyor. Duruşmalara gitmiyor. Sahte raporlar alıyor. Böylece davaları uzatıyor.
Birleştirilen bu ceza dosyasında, nihayet tüm uzatma çabalarına rağmen dosya Haziran 2025 ayında karara çıkıyor. Karar duruşmasında savcı Özlem Çerçioğlu hakkındaki tanık ifadeleri ve bilirkişi raporu ile suçu işlediğini sabit olduğunu ifade ederek 7 yıl hapis cezası ve siyaset yasağı yani Başkanlıktan düşürülmesini talep ediyor. Ancak, duruşmaya gitmediği için duruşma 21 Ekim 2025 tarihine erteleniyor. Yani, açıkça, Ekim ayının başındaki duruşmadan Özlem Çerçioğlu’nun hakkındaki ceza dosyasındaki tüm deliller, bilirkişi raporları ve tanık ifadeleri aleyhine olduğundan ve savcı tarafından 7 yıl hapis cezası istendiğinden, çıkacak olan kararı tahmin etmek güç değil.
Bu arada, Çerçioğlu’na ait JANTSA şirketinin 2008 krizini, İktidar desteği ile aşarak büyümesinden sonra, Ortaklar Organize Sanayi Bölgesi’nde yaptığı büyük yatırımın altından kalkamayarak, tekrar batma noktasına geldiği, borsadaki hisselerinin ciddi değer kaybettiği bir ortamda, parti değiştirmenin ve iktidara sığınmanın etkisi de değerlendirmeye değer.
İşte bu noktada, Çerçioğlu AK Parti’ye geçiş için Külliye ile temaslar kurdurarak, söylentiye göre Mehmet Ağar aracılığı ile bu dosyalar hakkında bir bilgi verilmeksizin, parti değiştirmek için onay alıyor.
ŞİMDİ NE OLACAK;
21 Ekim’deki duruşmada büyük ihtimalle aleyhine karar çıkarsa, temyiz aşamasına kadar göreve devam ettirilebilir. Ancak, temyizde kararın onaylanması ile başkanlık düşer ve hapse girer. Önümüzde yıllar sürebilecek bir temyiz süreci olacaktır. Öncelikle, Ekim’deki Mahkemeye bir etki ve müdahale yapılması çok zor görünüyor. Sonuca göre olup olmadığı anlaşılacak. Ama, temyiz sürecinde, başkanlık dönemi 2029’a kadar uzayabilir. Ya da karar bozulursa, yeniden görülür. Sonucu ne olur bilinmez. Karar kesinleşirse, bu arada, CHP Mecliste çoğunluğu kaybederse, yerine AK Partili bir başkan gelebilir. Birçok ihtimal var. Bu ihtimalleri eminiz hem Çerçioğlu hem de AK Parti değerlendiriyordur.
İŞİN ÖZETİ;
Ülkemizdeki siyasetin en çirkin ve karmaşık durumunun daha pek çok ayrıntıları var. Bahsetmek için bunca büyük kirlilik içinde “değmez” denilen, gündeme bile gelmeyen; Özlem Çerçioğlu’nun Belediye yönetimi sırasında kurduğu kumpaslar, para karşılığında ulusal köşe yazarlarına algı yaratan yazılar yazdırmaları, bunlara aracılık edenlerin paralarını ödemeyerek tehditler savurmaları, aleyhine davrananlara yapılan saldırılar, açılan hakaret davaları, yanındaki basın danışmanına çok ağır küfürler ve hakaretler ederek intihara sürüklemesi…
Yolsuz ihalelere imza atmayan daire müdürlerini çay ocaklarına sürerek, her gün personeli gönderip alay ettirmeler, koruma altına alarak evlat edindiği çocuğun annesinin çocuğu geri almasını önlemek için Isparta’da bir pavyona para vererek fotoğraflarını çekerek devlete sunmalar, kendi öz evladının bazı kötü alışkanlıklarını örtbas etmek için yapılan işler. Yüzlerce kabul edilemez davranış ve sakat ilişkiler. Mağdurlar.
Bu arada, en büyük Mağdur Aydın Büyükşehir’in; lağımlarının denize ve ovaya aktığı, yağmur yağdığında her yeri sellerin götürdüğü, depreme karşı hiçbir tedbirin alınmadığı, trafik ve ulaşımın tıkandığı, Turizmde lider olduğu bilinen Kuşadası ve Didim’in susuz ve kanalizasyonsuz kaldığı; otopark yokluğundan araçların ortalıkta kaldığı, kendisinden önce verilen hizmet ve tesislerin yıkılıp yok edildiği, yapılmış parkların bakımsız ve terk edilmiş olduğu, ağaçların kurutulduğu, sanayileşmede, turizmde, istihdamda, tarımda, eğitimde, kültürde, sporda; yerinde sayan ve bu nedenle gerilerde kalan sorunları dağ gibi çoğalmış koca bir AYDIN.
Özlem Çerçioğlu giderse, arkasında bırakacağı bu korkunç mirasın izlerinin silinmesi çok zaman alacaktır.
İlginizi Çekebilir