© Aydın Şafak

SP’den “kutuplaşma” vurgusu…

Partisinin İl Kongresine katılmak üzere Aydın’a gelen SP Genel Başkan Yardımcısı Mesut Doğan Türkiye'ye düşman olanların 5 tehlikeli zemin oluşturarak ülkemizin bağışıklık sistemini bozduğunu kaydederken “Bunların içinde en tehlikeli mikrop kutuplaşmadır” vurgusu yaptı.

<p><strong><img src="/upload/html-content/20171209_205657.jpg" alt="" /></strong></p> <p><strong>HABER: YAL&Ccedil;IN YILDIRIM</strong></p> <p>Saadet Partisi (SP) Genel Başkan Yardımcısı <strong>Mesut Doğan,</strong> partisinin il kongresine katılmak i&ccedil;in geldiği Aydın&rsquo;da parti y&ouml;neticileri, iş adamları ve partilileri ile Gar Restaurant&rsquo;da verilen akşam yemeğinde bir araya geldi.</p> <p>İl Başkanı <strong>Ali S&ouml;ğ&uuml;t</strong>&rsquo;&uuml;n ev sahipliğini yaptığı yemekte &uuml;lke g&uuml;ndemi &uuml;zerine konuşan SP Genel Başkan Yardımcısı <strong>Mesut Doğan</strong> &uuml;lkenin hassas bir s&uuml;re&ccedil;ten ge&ccedil;tiğini belirterek kutuplaşmaya dikkat &ccedil;ekti.</p> <p><strong>&ldquo;Yanlış y&uuml;r&uuml;t&uuml;lm&uuml;ş &ccedil;&ouml;z&uuml;m s&uuml;reci, yanlış dış politika ve i&ccedil;imizde yapmış olduğumuz kavgalar. Bunlar, T&uuml;rkiye'nin bug&uuml;n bu durumlara gelmesine neden olan adımlardır&rdquo;</strong> diyen Doğan, <strong>&ldquo;Pek &ccedil;ok sıkıntıyı burada uzun uzadıya konuşabiliriz fakat bu sorunlar i&ccedil;erisinde en b&uuml;y&uuml;ğ&uuml; kutuplaşmadır. &Uuml;lke &ouml;yle b&uuml;y&uuml;k bir şekilde kutuplaştı ki aynı kurumda &ccedil;alışanlar, aynı camide namaz kılanlar kutuplara ayrıldı, birbirlerine farklı g&ouml;zlerle bakmaya başladı. Bu kutuplaşma okullarda &ccedil;ocuklarımıza kadar indi&rdquo;</strong> dedi.</p> <p><strong>&ldquo;BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ BOZULDU..&rdquo;</strong></p> <p>Tarih boyunca bu topraklar &uuml;zerinde oyun oynamak isteyenlerin attıkları her adımın ecdadımızca bozulduğunu ancak T&uuml;rkiye'ye d&uuml;şman olanların 5 tehlikeli zemin oluşturarak &uuml;lkemizin bağışıklık sistemini bozduğunu kaydeden Doğan ş&ouml;yle konuştu:</p> <p><strong>&nbsp;&ldquo;Tarih boyunca bu &uuml;lke, bu b&ouml;lge, bu topraklar &uuml;zerinde hedefi olanlar bu hedeflerini ger&ccedil;ekleştirmek i&ccedil;in her adım attıklarında onların y&uuml;r&uuml;y&uuml;şlerine hep ecdadımız engel olmuş. Adım atmışlar Sel&ccedil;uklular engel olmuş, adım atmışlar Osmanlı İmparatorluğu engel olmuş. Daha sonra adım atmışlar T&uuml;rkiye Cumhuriyeti Devleti engel olmuş. Bunu &ccedil;ok iyi bildiklerinden dolayı bu g&uuml;n yeniden adım atmak istediklerinde bu &uuml;lkenin kendilerine engel olamaması i&ccedil;in bazı gafil siyaset&ccedil;ileri, bazı menfaatperest işadamlarını, bazı aldatılması kolay etkili fertleri ciddi manada kullanarak T&uuml;rkiye Cumhuriyeti Devleti&rsquo;nde beş tehlikeli zemin oluşturdular. Bu 5 tehlikeli zemin tabiri caizse &uuml;lkemizin bağışıklık sistemini bozdu. Bu şekilde bağışıklık sistemimiz perişan oldu. Artık sorunlarımızı &ccedil;&ouml;zemiyoruz. Bırakın &ccedil;&ouml;zmeyi sorunlarımızı konuşamıyoruz. Nedir bu &uuml;lkede oluşturulan 5 tane zemin. 1) Siyasetimizde kutuplaşma zemini, 2) Ekonomide &ccedil;&ouml;kme zemini, 3) Sosyal hayatımızda &ccedil;&uuml;r&uuml;me zemini, 4) Toprak b&uuml;t&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;m&uuml;zde b&ouml;l&uuml;nme zemini, 5) Komşularımızla savaşma zemini oluşturuldu. B&ouml;ylesine tehlikeli zeminlerin oluşturulduğu 5 tane mikrop &uuml;lke olarak bağışıklık sistemimizi bozdu, bırakın d&uuml;nya lideri olmayı b&ouml;lgede s&ouml;z&uuml; ge&ccedil;meyen zavallı bir &uuml;lke haline getirildi.&rdquo;</strong></p> <p><strong>&ldquo;EN TEHLİKELİ MİKROP KUTUPLAŞMA..&rdquo;</strong></p> <p><strong>&ldquo;Bunların i&ccedil;inde en tehlikeli mikrop kutuplaşmadır&rdquo;</strong> vurgusu yapan SP Genel Başkan Yardımcısı <strong>Mesut Doğan</strong> konuşmasını ş&ouml;yle s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;:</p> <p><strong>&ldquo;Bir &uuml;lke farklı yaşasa da, farklı d&uuml;ş&uuml;nse de, farklı farklı &ouml;zelliklere sahip olsa da ortak paydada bir araya gelebiliyor ise o farklılıklar zenginliktir. Ama biz farklılıklarımızı zenginlik haline getirmekten ziyade aramızda d&uuml;şmanlıklar inşa ettik, 15 yıldır kendi aramızda sorunları &ouml;n plana getirerek adeta b&uuml;y&uuml;tt&uuml;k. Bu &uuml;lke &uuml;zerinde oyun oynayanlar da hep unutmamız gereken şeyleri hatırlattılar, hatırlamamız gereken her şeyi de unutturdular. Cumhurbaşkanımız bağırarak konuşuyor, siyasi parti liderleri bağırarak konuşuyor, insanlarımız bağırarak konuşuyor, aynı camide namaz kılanlar birbirine ş&uuml;phe ile bakıyorlar, aynı işyerinde &ccedil;alışan hatta 20-30 yıldır aynı kurumda &ccedil;alışan insanlar birbirlerini ispiyonlar, aynı okulda okuyan &ccedil;ocuklarımız birbirine ş&uuml;phe ile bakıyorlar. Bizim bilmemiz gereken şu; bu &uuml;lkede yaşayan insanların y&uuml;zde y&uuml;z&uuml; AK Partili olmaz. Bu &uuml;lkede yaşayan insanların hepsi MHP&rsquo;li de, CHP&rsquo;li de, SP&rsquo;li de olmaz. &Ouml;yle ise bir araya gelip bazı konuları beraber konuşmasını becerebilmemiz lazım. Elbetteki farklı d&uuml;ş&uuml;nen, farklı yaşayan insanlar olacak. Ama insanlar fikirlerini ifade ederken şu &uuml;&ccedil; şeyi asla yapmayacaklar. 1) İftira atmayacaklar, 2) Hakaret etmeyecekler, 3) Tehdit etmeyecekler. İnsanlar fikirlerini s&ouml;ylerken, siyasetlerini toplum nazarında yaymaya &ccedil;alışırken hakaret, iftira, tehdit ederseler o &uuml;lkede barışı, kardeşliği bombalamış olurlar ve bir araya gelemeyiz bu g&uuml;n olduğu gibi. Bu &uuml;lke 12 Eyl&uuml;l&rsquo;&uuml;, 28 Şubatları yaşadı. Aynı şeyleri tekrar yaşamak zorunda değiliz ki. O nedenle bu &uuml;lkede en tehlikeli sorun kutuplaşma sorunudur. Maalesef &uuml;lkeyi y&ouml;netenler s&ouml;ylemleri ile insanları kutuplaştırıyor, kutuplaşmadan, &ccedil;atışmadan besleniyorlar. Bu da i&ccedil;imizdeki sıkıntıyı daha da artırıyor. Zaten bir &uuml;lkede adalete ş&uuml;phe, geleceğe endişe ile bakılıyor ve o &uuml;lkede insanlar ortak bir paydada buluşamıyorsa orada sorun b&uuml;y&uuml;k demektir. Bu kutuplaşma sadece &uuml;lkemizde değil, t&uuml;m İslam &acirc;lemine yayılmıştır. ABD Başkanı Ortadoğu&rsquo;yu ziyaret etti, İslam &acirc;lemi karışıktı, daha da karışık hale geldi. İslam &uuml;lkeleri birbirlerine s&ouml;ylenmeyecek s&ouml;zler s&ouml;yleyip siyaset g&uuml;tmeye başladı.&rdquo;</strong></p> <p><strong><img src="/upload/html-content/1_i&ccedil;_copy.jpg" alt="" /></strong></p> <p><strong>&ldquo;EKONOMİK &Ccedil;&Ouml;K&Uuml;NT&Uuml;DEYİZ..&rdquo;</strong></p> <p>Ekonomik &ccedil;&ouml;k&uuml;nt&uuml; hakkında da a&ccedil;ıklama yapan SP Genel Başkanı <strong>Mesut Doğan,</strong> esnaf, t&uuml;ccar, sanayici ve halkın bor&ccedil;lu konuma getirildiğine dikkat &ccedil;ekerken &uuml;lkeye ekonomik y&ouml;nden rahatlatacak doğru adımların hala atılmadığını kaydetti. S&ouml;ylemini ekonomiden verdiği rakamlarla destekleyen Doğan, <strong>&ldquo;2016 yıl sonunda devletin i&ccedil; bor&ccedil; toplamı 514 milyar TL. Bu da yaklaşık 135 milyar dolar ediyor. Bunun yanında &uuml;lkenin dış borcu ise 404 dolar bunun 120 milyar doları devlete geri kalan 184 milyarı &ouml;zel sekt&ouml;re ait. &Ouml;zel sekt&ouml;r&uuml;n borcunu bir kenara koyduğumuz zaman devletin bor&ccedil; toplamı 960 milyar TL. devletin borcu olduğu s&ouml;ylendiğinde bazı insanlar ş&ouml;yle d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorlar. Bu bor&ccedil; devletin borcu benimle ne alakası var zaten devlet borcunu &ouml;d&uuml;yor. İyide devlet zengin işadamı değil ki. Devlet 80 milyon insanın bir araya gelmesinden oluşmuş devasa bir kurum. Onun borcu bizim borcumuz ve bu bor&ccedil;ları da biz &ouml;d&uuml;yoruz. Ne şekilde &ouml;d&uuml;yoruz? 50 TL gelmesi elektrik fatura 100 TL geliyor o şekilde &ouml;d&uuml;yoruz. 15 TL gelmesi gereken telefon faturası 40 TL geliyor &ouml;d&uuml;yoruz. T&uuml;rkiye&rsquo;ye girişi 1 TL olan 5 TL&rsquo;den alıyoruz o şekilde &ouml;d&uuml;yoruz. Yani bu borcu biz &ouml;d&uuml;yoruz. 2002 yılında bu &uuml;lkenin toplam borcu 260 milyar lira idi. Şu anda 960 milyar liraya &ccedil;ıktı, 700 milyar daha arttı. 14 yıl i&ccedil;inde bu &uuml;lkenin &ouml;demiş olduğu faiz miktarı 703 milyar lira. 2002 yılında borcumuz 260 milyar lira idi 14 yılda 703 milyar lira faiz &ouml;dedik buna rağmen hala 700 milyar lira borcumuz var. O y&uuml;zden diyoruz faiz bir &uuml;lkeyi batırır, perişan eder, nefes alamayacak hale getirir&rdquo;</strong> diye konuştu.</p> <p><strong>&ldquo;BIRAKIN K&Ouml;PR&Uuml; YAPMAYI FABRİKA YAPIN..&rdquo;</strong></p> <p>&Uuml;lkede yaşayan insanların bankalara bor&ccedil;landırıldığını ve 2002 yılında 6,7 milyar lira olan bor&ccedil; miktarının 450 milyar lirayı bulduğunu s&ouml;zlerine ekleyen SP Genel Başkan Yardımcısı <strong>Mesut Doğan,</strong> bu borcun ev kredisi, araba kredisi ve kredi kartı borcu olduğuna dikkat &ccedil;ekti.</p> <p><strong>Doğan,</strong> &uuml;lkenin kurtuluşunun &uuml;retimden ge&ccedil;tiğini kaydederken şunları s&ouml;yledi:</p> <p><strong>&ldquo;Var olan sorun dışarıdan et ithal edilerek &ccedil;&ouml;z&uuml;lemez. K&ouml;pr&uuml; yapmakla ekonomi d&uuml;zelmez. Bizim iktidarımız k&ouml;pr&uuml; yapmayı yatırım zannediyor. Ondan sonra k&ouml;pr&uuml;den ge&ccedil;enlerden 15 TL alıyor ge&ccedil;meyenlerden de 25 TL alıyor. B&ouml;yle bir mantık olmaz. Osmangazi K&ouml;pr&uuml;s&uuml; 40 bin ge&ccedil;me garantili inşa edildi ama ortalama 14 bin kişi ge&ccedil;ti. Şehir hastanesi kuruyorsun diyorsun ki &ouml;zel sekt&ouml;re % 70 yatak garantisi veriyorum. Bir devlet, bir &uuml;lke, bir iktidar hasta garantisi verir mi? Bunun ne kadar devasa sıkıntı olduğunu ortaya koymak i&ccedil;in tek bir şey s&ouml;yleyeceğim. 2002 yılında devlet Erzurum&rsquo;da 1200 yatak kapasiteli devlet hastanesi i&ccedil;in ihale a&ccedil;tı. Ve 193 milyon liraya o ihale kapatıldı ve 1200 kişilik devlet hastanesi bitirildi. Ama şehir hastanelerinde ihale mecburiyeti yok. Kayseri&rsquo;de 1500 yatak kapasiteli bir şehir hastanesi 425 milyon liraya inşa edildi. Aradaki fark % 100 ama bunun da &ouml;nemi yok ama devlet onu 25 yıl boyunca kiralamak &uuml;zere anlaştı ve 25 yılda &ouml;deyeceği para 3 milyar 200 milyon lira. Bu nasıl bir kafa, bu nasıl bir mantık. Ben şuna &uuml;z&uuml;l&uuml;yorum. Saadet Partisi olarak &ouml;zellikle 10 yıldır iktidara şunu anlatamadık. Bırakın, stadyum yapmayı, bırakın hastane yapmayı k&ouml;pr&uuml; yapmayı. Siz fabrika yapın. Fabrika yaparsanız fabrika stadyumu, hastaneyi, k&ouml;pr&uuml;y&uuml; kendisi yapar. Ama senin yaptığın stadyum fabrika yapmaz. &Uuml;retime dayalı bir yatırım ger&ccedil;ekleştirmediğin takdirde dışarıdan gelen et, dışarıdan gelen teknoloji, dışarıdan gelen makineler ile bu &uuml;lkenin geleceğini perişan edersiniz. Neymiş k&ouml;pr&uuml; yaptık işte 800 kişi &ccedil;alışıyor. İyi de k&ouml;pr&uuml;ye harcadığın para ile fabrika kur 10 bin kişi &ccedil;alışsın. T&uuml;rkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri ilk defa camiler devlet tarafından yapılmaya başlandı. Sen insanını zenginleştirirsen bu millet camisini de yapar, stadyumunu da yapar, k&ouml;pr&uuml;s&uuml;n&uuml; de yapar gerekli b&uuml;t&uuml;n ihtiya&ccedil;larını karşılar. Bu mantalite değişmediği takdirde &uuml;lkenin ekonomik olarak gidişatının değişmesi m&uuml;mk&uuml;n değil.&rdquo;</strong></p> <p><strong>Mesut Doğan</strong> &uuml;lkede boşanmaların ve intihar vakalarının arttığını ayrıca s&ouml;zlerine ekledi.</p> <p><img src="/upload/html-content/2_i&ccedil;.jpg" alt="" /></p>

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER