Sakın geç kalma erken gel…

• Kuşadası AK Parti İlçe Başkanı Mustafa Gökçe, “Vermeyince mabud ne yapsın Mamud” sendromunda. O hep konuşuyor. Konuşuyor dediğime bakmayın, hakkında bir iddia ortaya atıldığında cevap vermek yerine sadece hakaret, iftira, itham, tehdit dolu ifadeler kullanıyor. Yaradan anca ona bu kadar siyasi yetenek bahşetmiş ki, tüm lügati, bilgisi, sövme, siyme, tehdit, iftira, ithamdan ibaret. Tüm kendi yandaş medyaları özellikle Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel ve ekibi başta her türlü iftira ve ithamları kaleme alırken, “Varol medya, aslan medya, kaplan medya, siz bir tanesiniz medya” övgüleri düzüyor, kendisine yönelik iddia ve eleştiri olunca başlıyor ağzına geleni söylemeye.

Ne zaman bir yazı kaleme alsak, satılık kalemşör medya oluyoruz. Ona kendi ağzıyla cevap vermiyoruz, çünkü kullandığı dil ve üslup, halkalı çöplüğü gibi. Ne diyorsa, kem söz kendisine yaraşır.

Bakın Aziz Türk Milleti!..

Bizim işimiz sadece perde önünde değil, perde gerisinde olanları da yazmak.

Mustafa Gökçe isimli, siyaseti sadece bizlere sövmek ve tehdit, iftira, ithamda bulunmak zanneden bu şahsa çeşitli sorular sorduk.

Tek birine cevap verbildi mi?

Hayır...

Ya ne yapıyor?

Ha bre Ankara...

Bol bol poz vermeler sonra,

“Bir gece ansızın gelebiliriz” diye tehditler.

Sen yalnız başına gece mezarlık yakınından bile geçemezsin, o tehditlerin kime be adam!.. Hadi gel diyorum madem sana... Özellikle bana karşı kullandığın o seviyesiz üslubu aynen sana iade ediyor ve şunu söylüyorum; “Sakın geç kalma erken gel...”

Bir daha yazayım mı... Sen de o yürek vara, sakın geç kalma erken gel...

Gel de görelim kimin boyu ne kadarmış...

O yanındaki vekillerle falan poz vermeyi de, maharet sayma. Sen daha siyaset nedir bilmez iken, o insanlarla bizlerin çocukluğa varan arkadaşlıkları mevcuttur. Bak bakalım öyle geldim geliyorum tehditlerini yaptıktan sonra gelmeye kalktığın an, o vekiller kimin yanında duracak.

Bak Mustafa Gökçe!..

Önüne gelene tehdit, hakaret, iftira, ithamı siyaset zanneden Mustafa Gökçe...

Sen gücünü sadece bulunduğun makamdan alırsın, bizlerse haktan ve halktan...

Satılık medya ve kalemşörler arıyorsan, önce kendi bulunduğun mahalleye bakacaksın.

Bırak medyayı, RTÜK-Basın İlan Kurumu bile sizin mahallenin elinde. Hatta ve hatta kamu bankaları ve kurumları vasıtasıyla desteklediğiniz medya dünyaya tetikçilikte, yandaşlıkta nam salmışken bizler mi satılık kalem, yandaş medya oluyoruz.

Sen siyaset dünyasında nesin ki...

Senin gibi kimler geldi geçti, hiç birinin adını hatırlayan yok. Fakat tehdit ve sövgülerinde kast ettiğin bizler, hala kaya gibi yerimizde sapa sağlam, çınar gibi dalları göğe yükselen şekilde dim dik ayaktayız...

Ve şunu da iyi bil...

Öyle tehdide, sövgüye, yok bir gece ansızın gelebilirz masallarına da karnımız tok. Geleceksen gel, kurt damarımıza bastın mı nasıl gelirsen de öyle karşılanırsın... Hadi madem o tehdidi yaptın, yap bakalım gücün yetiyorsa fiilen yapabilirsen...

Sevgili Kuşadası halkı!...

Sizlere de düşen asli görev, Mustafa Gökçe gibi ağzından çıkanı kulağı duymayan, gücünü halkın sevgisi ve saygısından değil, sadece sırtını dayadıkları devlet aygıtından elde etmeye çalışanlara karşı, onları yolda, düğünde, dernekte gördüğünüz her yerde, “Ağzın ağız mı üslubun üslup mu. Yaptığın siyaset mi, mahalle kabadalığı mı?” diye uyarmanız...

Ohooo bu şahıs yerel muhalefette iken önüne gelene sövgüp, siyip, tehditlerde bulunurken, bir de milletvekili olucam diyor ya mazallah gücü tam eline geçirse neler yaparmış, orasını da siz düşünün...