İTİBARDAN TASARRUF OLMAZ (mış)!...

<p>
<span style="font-size:14px;"><strong>*Gökten ne yağmışta kabullenmemiş yer. *Saray’dan ne emredilmemiş de kabullenmemiş teba… Adam işte bu kabullenişlere güveniyor!.. </strong></span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Emir yüksekten olunca, kabullenmenin, hikmetinden sual olunmazlığını biliyor adam!.. Şüpheye ve düşünmeye, sormaya ve sorgulamaya, yoruma, analize senteze şeytani vesvese diye bakılmasını istiyor adam!.. </span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Cennetlik olmanın, inanç adına itirazsız kabullenmelerden geçtiğini biliyor adam. Laikliği, yapay bir din gibi gösterip, dine saldırı olarak algılatmanın gayretiyle, yaratılan kindarlığın siyasi ranta dönüştürülmesinin formülünü biliyor adam...Bilmekle kalmıyor, sonuna kadar da kullanıyor adam. </span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Var oluşu buna bağlı!. Biliyor ki; <strong>“neden, niçin, nasıl”</strong> sorularından bir tekine bile verilecek kaçamaksız cevabın kendisini alaşağı edebileceğinin bilincinde adam!... </span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Sormaya, sorgulamaya, düşünmeye düşman oluşu bundan!...</span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Düşüncenin, şeytani vesvese olarak gösterilmesi bundan!... </span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Böyle gelmiş, böyle gitsin istiyor adam!.. </span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Bu haftanın fermanı da geliverdi tez elden . Zeval olmaya. Demokrasinin en ilerisinin de gereği buydu zaten. İçerik de zamanlama da tam. Tastamam. Saray ve toplum (tebaa) mühendisliği budur işte… Derilme vakti gecikmiş çiçek gibidir, geciken ferman. Ha dökülmüş çiçekten geriye kalan sap, ha tavında dövülmeyen demir. Değersiz ve işlevsizdirler.Haftalar öncesinden düşünülüp gününde salınmalı tebaya ferman. Ki; günün ve dünün sorunları unutulsun, sade ferman konuşulsun. Sağlıyor da bunu adam. </span></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">Adalet gecike; illa velakin, ferman gecikmeye!. </span></strong></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Ferman; susturmalı!... Ferman unutturmalı!... Ferman konuşturmamalı.. ama konuşulmalı!.. Mangal tahtası…İşte geldi 17-25 Aralık haftası!...Gerekeni yapmalı ferman ustası. Yapıyor da!</span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Kendi öfkesi ve desturu ile geldi ferman!... Sona gelinmişliğin noktasını koyar gibiydi bu kez: <strong>“İsteseniz de… istemeseniz de…”</strong> diyerek girdi söze…</span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Karşı devrimin meydan okuyan özeti sıkıştırılmıştı iki sözcüğün arasına… Kertikten öte geçilmişliğin ilanıydı bu: Var mıdır bundan öte dayatma!?...</span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;"><strong>“Siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz…”</strong> diyenlerin tekerrür ettiremedikleri özlem hortlamıştı sanki. </span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Hayali kahraman; He-Men edasıyla güç bende dercesine; devri sabık yaratmak adına son 90 yılın köküne kibrit suyu dercesine, intikam işte budur dercesine, Tevhid-i Tedrisat denilen o zındık(!) sistemi silmek adına geldi dayandı kapıya o ferman!.. Yarınlara yürümek adına değil; tersine, dünün de gerisine, daha gerisine, 100 yıl, 300 yıl, 500 yıl öncesine dönmek adına geldi ferman!... </span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Kendi kokuşmuşluğunu bile bile, özüyle; tuzuyla… kin dolu tuzağıyla geldi ferman!... Oysa, kokmuşa tuz ne gerekti!? </span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Mezar taşlarını okutmak adına, safsatik gerekçelerle heba edilen neslin hesabını kim verecek? Hangi akıl, hangi izan ve vicdan dur diyecek böylesi bir dayatmaya ki?... Bilimsel ölçüler içinde dünyada yerimiz belli!!?. Tıbbın yerini muska, bilginin yerini dua alsın isteniyor!.. </span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Bari; mezar taşı okutma kadromuzdan artanları AB’nin Osmanlıca ihtiyacına tahsis edebilseydik onları ağızları yerine başka yerleriyle güldürmeden. </span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Cennet ile avutma, cehennemle korkutma, 5 yaşında başlasın isteniyor. Devamında da, kula kulluk etmeye hazır biad erleri yetişsin, birileri adına beyaz kefenlerle meydanlara dökülsün isteniyor!...Ve sonuçta da; yalan sürsün… Talan sürsün; gemicikler yürüsün; kullar ses etmeden sürünsün isteniyor!.. Ve Molla Sırat’larla da görev sürdürülsün isteniyor.</span></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">* * *</span></strong></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">İtibardan tasarruf olmaz(mış). </span></strong></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">böyle buyurmuş ferman!...</span></strong></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Oysa bilirdik ki; itibar alçakgönüllülükle kazanılır, hoşgörü ile beslenir, tatlı dil ile süslenir… </span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Sevgi, saygı, erdem, ahlak, hukuk, bilgi, kültür ve bilcümle insani hasletlerle, yani ki, akıl, izan ve vicdanla desteklenir. Böyle bildik; böyle öğrettik biz saygınlığı. Kolundaki saatiyle, cebindeki parasıyla, ihtişamlı sarayıyla kazanılan (saygınlığı) kırk haramilerin masallarına bırakmıştık. </span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;"><strong>“Hoca Nasrettin’in kürkü ile kazanılan itibarın bir “sofralık”tır ömrü!”</strong> deyip ibret almıştık. </span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Saray ile kazanılan itibar yarışının firavunlar döneminde kaldığını sanmıştık!... Keops, Kefren, Mikerinos’u firavunların saygınlık yarışının çılgınlığının günümüze uzanacağını hiç ama hiç aklımıza getirmemiştik. </span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Yarınlarda, ne o sarayın ihtişamı, ne de o saraylarda sürülen saltanatın itibarı kalacaktır. Ama, adam olanların hafızalarından TOKİ’ye takılan trilyonluk borçlar; da silinmeyecektir!..</span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Musalla taşındaki “bir namazlık saltanat” sonrası, “nasıl bilirdiniz?” sorusunun cevabı, kazanılmış itibarın da özeti olacaktır aslında. </span></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">* * *</span></strong></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Sarayla kazanılan itibarın ömrü de; dalkavukların ömrü kadardır.</span></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">* * *<span style="display: none;"> </span></span><span style="font-size:14px;"><span style="display: none;"> </span></span></strong></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">Saray’la kazanılan itibara güvenme!...// Gün gelir de; sırça köşkler kırılır!... </span></strong></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">Güvenme dayına; gün gelir, Dayı ölür!.. // Yaslanma ağaca… duvara… </span></strong></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">Gün gelir, ağaç kurur… duvar yıkılır!... </span></strong></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">Korkma;</span></strong></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">Hak ile kazanılmışsa şayet…; itibar kalır!... </span></strong></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">* * *</span></strong></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">Kanat takarsan domuza; kartal olmaz!...</span></strong></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">Sarayla, parayla, sırayla itibar olmaz!... </span></strong></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">Üç yalaka, beş soytarı, muteber görse de seni;</span></strong></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">Böyle kazanılmış itibar; evlada kalmaz!...</span><span style="display: none;"> </span></strong></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">Unutma;</span></strong></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">Asil azmaz,,, bal kokmaz… </span></strong></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;">yağ kokar amma!... Aslı ayrandır.</span></strong><span style="display: none;"> </span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">* * *</span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Ey halkım... Canım, ciğerim, yoldaşım!... Vatandaşım!... </span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Derdine derman olmuyorsa ferman;; ya fermandan cay; ya da fermanın sahibinden!... Anla bunu!... “Fermanların, derman olmayacağını anla!... Her ferman, iyi, güzel ve doğrudan bir parça alıp götürdü. Uyan!.., uyuyup kalma!..</span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Tüm yetkisini kullanarak, bulunduğu en yüce makamı da işin içine katarak;<strong> “….Sizi yüreklendirmek vazifem. Savunmadan çıkın, artık ileriye koşun!” </strong>diyor ferman sahibi. </span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">Şayet; ferman sahipleri, hesaplaşma adına, eylem çağrısında bulunma hakkını kendilerinde buluyorlarsa, demokratik haklarımı kullanarak ben de kendi çağrımı yapıyorum. Ve diyorum ki; Ben öğretmenim, uyandırmak görevim. <strong>“Savunmadan çık, artık ileriye koş!.” </strong></span></p>
<p>
<span style="font-size:14px;">. . . . </span></p>
<p>
<strong><span style="color:#000000;"><span style="font-size: 14px;">“Sür yeniden… özgürlük tarlasını… </span></span></strong></p>
<p>
<strong><span style="color:#000000;"><span style="font-size: 14px;">Derinlerdedir umut!..</span></span></strong></p>
<p>
<strong><span style="color:#000000;"><span style="font-size: 14px;">Yüreğin, özgürlüğe battığınca sür…</span></span></strong></p>
<p>
<strong><span style="color:#000000;"><span style="font-size: 14px;">Tohum toprağa düşmekle kalmasın;</span></span></strong></p>
<p>
<strong><span style="color:#000000;"><span style="font-size: 14px;">Daha derinlere… derinlere kök salsın!..</span></span></strong></p>
<p>
<strong><span style="color:#000000;"><span style="font-size: 14px;">Fırsatçıdır ayrık otları…</span></span></strong></p>
<p>
<strong><span style="color:#000000;"><span style="font-size: 14px;">Zehirli sarmaşıklardan farksız…</span></span></strong></p>
<p>
<strong><span style="color:#000000;"><span style="font-size: 14px;">Saklanır köşe bucak, beslenerek karanlıklardan, </span></span></strong></p>
<p>
<strong><span style="color:#000000;"><span style="font-size: 14px;">Bulduğu ilk fırsatta, sarar özgürlük tarlasını… Apansız!..</span></span></strong></p>
<p>
<strong><span style="color:#000000;"><span style="font-size: 14px;">Arsız!..” </span></span></strong></p>
<p>
<strong><span style="font-size:14px;"><a href="mailto:[email protected]">[email protected]</a></span></strong></p>
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.