Senaristler ve Seyirciler…

İnsan yaşadığı ortama göre farklı düşünce anlayış beklenti ile hareket eder. Kendine göre belirlediği veya kendisi için tasarlanan oyunu oynar. O nedenle de çoğu insan maskelidir. Yani insanın beynine yapılan düşünce - inanç şırıngası insanı tercihe yönlendirir.
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Kendisinde bir takım özellikler olduğunu düşünen her insan yaşamında bir rol oynar. Roller de;</strong> ya başrol, ya oyuncu, ya da figüranlıktır. Kimi efendi kimi emireri. Kimi bey hanım, kimi hizmetli, hizmetçi. Kimi mutlu, kimi mutsuz. Kimi bu dünya, kimi öte dünya umudunda.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Gerçek hayattan rol modeli olarak zihinlere yansıyan; </strong>güç ve paranın değerleri ezerek yerine geçmesi, toplumun yaşam tarzını kemiren başka bir salgın hastalığa daha yol açıyor.<strong> </strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Bu tehlikeli salgın yolsuzluktur. </strong>Güç ve paraya ulaşmak için her yolu mübah kılan bu virüs, esir aldığı toplumu çökertir, yaşam tarzını hastalık üreten bataklığa çevirir. Çünkü tüm kaynaklar yolsuzluğa kurban gittiği için, ruhsal ve sosyal hastalıklar içinde kıvranan toplum yeni kurban olacaktır.<strong> </strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;">Önlenemeyen sosyal hastalıklar, zincirleme yolla ve çığ etkisiyle yaşam tarzımızı işte böyle kirletiyor.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Zihinsel işgale uğrayan toplumlar;</strong> beyinleri sığlaştığı için soygunun boyutunu kavrayamaz, neden ve nasıl gittiğini anlayamaz, önlem alamaz. Alık alık seyreder. Kaybettiğinin binde birini bile tekrar alabilmek için, kedinin kendi kuyruğuyla oynadığı gibi sürekli dolanır durur. Sürekli sahte şifreleri çözmekle oyalanır. Halbuki, <strong>asıl şifresi;</strong> kendi hayatının ve sağlığının kilitlendiği bu şifredir, bilemez ve çözemez!<strong> </strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>İşte bu zihinsel işgal ve esaret; </strong>içinde yaşadığımız akvaryumu kirleten, zihinleri kilitleyen ve toplumları acınacak hale getiren böylesine acımasız bir akıl oyunudur.<strong> </strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Zihinsel esatete uğrayan toplumlar, </strong>içine düştükleri hastalık üreten bataklığı idrak edecek ve kurutacak zihinsel yetenek ve derinliği de kaybederler. Onların yapabileceği tek şey; bu bataklığın sürekli ürettiği sivrisinek ordusuyla savaşmak ve kıt kaynaklarını ahmakça harcamaktan ibarettir. Ama bu sivrisinek bulutları hiç bitmeyecektir.<strong> </strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Toplumu beyinsiz hale getirecek her işlem;</strong> zihinsel köleliği sağlamanın en kısa yoludur. Bunun üzerine algı yönetimi de eklenirse, bir tek kurşun bile atmadan bilinçaltı kurgulama ile toplumlar kolayca yönetilir. Bilim ve akıl gücünü koruyamayan devletler, yöneten aklı kaybettiği için yönetilen duruma düşerler. Çağdaş kölelik işte böyle oluşuyor.<strong> </strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Bu akıl oyununda, </strong>sağlıktan ekonomiye her alanda devam eden küresel savaşın değişik şekillerini bilmeyen toplumların yaşama şansı yok.<strong> </strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Herkes bir tuhaf durumda. </strong>Şaşkın şaşkın bakıyor. Anlamıyor, anlamış görünüyor veya anlamaya çalışıyor. Günümüz karmaşasında dikkatlerimiz çok farklı düzlemde seyrediyor.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>İnsanlar nelerle meşgul?</strong> Söz ve yazı şarlatanlarını görmemek, bunları tartışmamak ne kadar doğrudur?<strong> </strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>İster buna ırkçı ister dinci emperyalizm denilsin nihayetinde </strong>insanlar kuşatılmış bulunuyor. Umutları daha küçük parçalara bölüyor, tamamen kendi kontrolüne alıyor. İnsan ölümleri, kültür tarihinin tahribi, psikolojik travmalar çok daha etkili ve tehlikeli durumda.<strong> </strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Bunları görmemek, bunların üzerinde durmamak gaflet değil midir?</strong> Bütün bu tehlikeler göz ardı edilerek salt geçmişte de böyleydi bahanesiyle zihinlerin, yaşamın işgaline göz yummak ne kadar sağlıklı bir bakıştır?<strong> </strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Güç odakları </strong>medyayı çok güçlü olarak kullanıyor. Ne yazık ki bunun içinde farkında olunarak ve olmayarak iblisin yolunda olanlara hizmet konumuna düşülüyor.<strong> </strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Neden </strong>evrensel boyutta değil de yerel düzlemde olaylara bakıyoruz?<strong> </strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Neden </strong>evrensel insani değerler açısından değil de şarlatanların rahat yaşaması için gerçekleri görmemeye direniyoruz. Zihinlerimize, enerjimize, zaman israfımıza yazık oluyor.<strong> </strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Günün Sözü: </strong>Kin nefret ve öfke içinde olanlar, kendi oyunları içinde kalırlar.<strong> </strong></span></p>
<p> </p>
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.