Vali Köşger’e açık mektup…

Aydın’ın Duayen Gazetecisi Atilla Dağıstanlı Vali Yavuz Selim Köşger’e açık bir mektup kaleme aldı. Dağıstanlı, kendisine ait şahsi Facebook hesabında yayınladığı mektubunda Aydın’da giderek ölümcül hale dönüşen jeotermale dikkat çekti.
<p>İşte Duayen Gazeteci Atilla Dağıstanlı’nın o mektubu…</p>
<p><strong>AYDIN VALİSİ SAYIN YAVUZ SELİM KÖŞGER’E AÇIK MEKTUBUMDUR…</strong></p>
<p>Sayın Valimiz;</p>
<p>Sizin doğum tarihiniz 03 Ocak 1964…</p>
<p>Benim gazeteciliğe başladığım tarih 01 Nisan 1965..</p>
<p>Yani Sayın Valimiz siz doğduktan bir yıl 3 ay sonra ben gazeteciliğe başlamışım…</p>
<p>Anımsıyor musunuz Sayın Valimiz?</p>
<p>Aydın Gazeteciler Cemiyeti’nin ödül töreninde meslekte 20 yılını aşanlara onur belgesi veriliyordu…</p>
<p>Benim onur belgemi siz vermiştiniz…</p>
<p>İşte tam bu sırada demiştim ki; “bana iki buçuk adet belge vermeniz gerekiyor…”<br /> Siz de, <strong>“neden iki buçuk?”</strong> diye sormuştunuz.<br /> Ben de, <strong>“Sayın valim bu verilen belgeler 20 yıllıklar için, ben bu mesleğe 50 yılımı verdim, onun için iki buçuk adet istiyorum”</strong> demiştim.<br /> Çok içten gülmüştünüz ve bana <strong>“hay Allah”</strong> diyerek dokunmuştunuz..<br /> Sayın Valimiz,</p>
<p>Sizden çok önce, yani gazeteciliğe başladığım yıllardaki Valimiz <strong>Muammer Ülgen</strong> Paşa’ydı… Bu gün sizin oturduğunuz odada otururdu…</p>
<p>Her Cuma günü biz gazetecileri toplar, çay, bisküvi, çikolata ikram eder, bizimle sohbet ederdi…</p>
<p>O yılların gazetecileri olarak biz valimize <strong>“Vali Baba”</strong> derdik…<br /> Bunun nedeni o yıl çalıştığım Mücadele Gazetesi pedal dediğimiz makinada tek tek basılırdı.<br /> Baskıyı yapan Şevki ustamız, manşeti atarken mürettip hatası yapmış, <strong>“Vali Paşa”</strong> yerine <strong>“Vali Papa”</strong> çıkmıştı.</p>
<p>Gazetenin sahibi rahmetli <strong>Ali Taşkın</strong> ağabeyimiz özür işini bana yüklemişti..</p>
<p>Ertesi günü makama gittim ama hiç korku yoktu içimde.</p>
<p><strong>Muammer Ülgen</strong> paşamız beni yanına çağırdı, tam ağzımı açmıştım ki, o konuştu:</p>
<p><strong>- “Biliyorum oğlum, biliyorum Vali Baba yazacağına mürettip hatası yapmış, olsun varsın”</strong> dedi.</p>
<p>İşte o günden sonra <strong>Muammer Ülgen</strong> Paşamız, bizim <strong>“Vali Babamız”</strong> oldu.<br /> Işıklar içinde uyusun, Eskişehir Valisiyken Porsuk nehrine düşürek yaşamını yitirdi ama biz anarak onu yaşatmayı sürdürüyoruz..</p>
<p>Sayın Valimiz..</p>
<p>Benim babam polisti. 1955 yılında Ankara’dan Aydın’a tayin olmuştu. İşte o yıldan beri ben Aydınlıyım. Üç kardeşim ve iki çocuğum Aydın’da doğdu.</p>
<p>O yıllarda Menderes Nehrinde yüzer, yayın balığı tutup yerdik…</p>
<p>Sayın Valimiz..</p>
<p>Emekliliğinize kaç yıl var, emekli olunca memleketinize mi dönersiniz, başka bir ile mi yerleşirsiniz elbetteki bilemem.</p>
<p>İzmir, İstanbul, Ankara hatta memleketiniz Konya’da bile yaşasınız, insanlarla pek iç içe olamazsınız. Kahveye gidip sohbet edemez, tavla oynayamazsınız, insanlar sizi çabuk unutabilir, Bu nedenle kendinize bir emekli dünyası kurmak durumunda kalırsınız.</p>
<p>Ama eğer emekli olduktan sonra Aydın’da yaşamayı seçerseniz inanın bana, nereye giderseniz gidin tanınırsınız. Gittiğiniz her yerde herkes ayağa kalkıp <strong>“Hoş geldiniz Vali bey”</strong> diyerek size sevgi ve saygı gösterir. İnanın bana çok mutlu olursunuz.</p>
<p>Eşiniz hanımefendiyle semt pazarlarına çıktığınızda gördüğünüz içten ilgiden dolayı evinize dönmek istemezsiniz.</p>
<p>Değişen tek şey resmi valilik sıfatınızdır ama Aydınlılar size her zaman her koşulda <strong>“Sayın Valim”</strong> diyerek sevgilerini, saygılarını gösterirler. Halk adamı olarak baş tacı olursunuz.<br /> Sayın Valimiz..</p>
<p>Aydın’da görev yapan, subay, astsubay, polis ve devlet memuru olan çoğu kişi emekli olduktan sonra Aydın’da yaşamayı seçer…</p>
<p>Çünkü Aydın şirindir, üretkendir, her şey boldur, kışları oldukça ılık geçer.</p>
<p>Deniz, turistik yöreler, doğa güzellikleri iç içedir.</p>
<p>Ege Bölgesi’nin neredeyse ortasındadır.</p>
<p>İzmir’e, Denizli’ye, Muğla’ya bir ya da bir buçuk saat uzaklıktadır.</p>
<p>Yazlığı olmayanlar denizden mahrum olmazlar, sabahın erken saatlerinde yola çıkarak Kuşadası, Didim, Davutlar, Akbük ve Milli Park’a giderek denize girebilirler.</p>
<p>Sayın Valimiz..</p>
<p>Bizimle birlikte yaşamayı seçerseniz jeotermal bacalarından fışkıran sülfürlü havayı da solumak zorunda kalırsınız.</p>
<p>Yer altı sularına karışmış arsenikli suyu içmek zorunda kalabilirsiniz.</p>
<p><strong>“Allah korusun” </strong>diyorum; ama bizler korumasak Allah ne yapabilir ki?</p>
<p>Bizim memleketimiz Aydın.</p>
<p>Aydın’da yaşamayı seçen herkesin aile kökü Aydın’ın bereketli topraklarında geleceğe doğru kök salıyor. Bu köklerin yüzde 1.2’lik bir elektrik enerjisi üretimi uğruna kurutulmasına göz yummak bize yakışır mı?<br /> Hadi Sayın Valimiz sizinle birlikte Aydın’ı il olarak gezelim. Hemşehrilerimizle görüşelim, onlara soralım diyelim ki, <strong>“Jeotermal santrallerin açılmasınını istiyor musunuz, istemiyor musunuz?”</strong></p>
<p>Siz Sayın Valimiz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Aydın’daki temsilcisisiniz.</p>
<p>Birilerinin kasalarına para girecek diye, onların çıkarlarına kurban edilmemizi ister misiniz? Bu bir vebaldir, üstlenebilir misiniz?</p>
<p>Ayrıca siz de hasta olmayacağınızı garanti edebilir misiniz?</p>
<p>Sayın Valimiz..</p>
<p>Aydın’ın havasının, suyunun, toprağının, bitki örtüsünün, yaşayan tüm canlıların yaşamlarının kanser tehdit altında olduğunu kanıtlayacak bu kadar çok bilimsel belge var iken jeotermal ölüm santrallerinin kurulması yaşamı hiç saymak değil midir?</p>
<p>Sayın valimiz..</p>
<p>Aydın ili tüm varlığıyla yaşamak ya da ölmek mücadelesi verdiği çok keskin bir süreci yaşamaktadır ve siz de bu mücadeleyi kimin kazananacağını belirleyecek yetki ve vicdani güce sahipsiniz.</p>
<p><strong>“Enerji üretimi maskesi”</strong> altında cennet Aydınımızın cehenneme çevrilmesine göz yummayacağınıza gönülden inanıyoruz.</p>
<p>Sayın Valimiz..</p>
<p>12 Mart günü İstiklal Marşı’nın kabulünün 97. yıldönümü ve Milli Şairimiz <strong>Mehmet Akif </strong>Ersoy’u anma günü nedeniyle Aydınlılara gönderdiğiniz mesajınızda da belirttiğiniz gibi:</p>
<p><strong>“Tarihten silinmek istenen bir milletin, hangi değerlere sarılarak İstiklal Mücadelesi’ni kazandığını anlatan, tarihi belge niteliğindeki İstiklal Marşımız, milletimizin gönül yüceliğini, manevi değerlerini, milli kimliğini, vatan sevgisini en müstesna biçimde dile getirmektedir. Milli Mücadele’nin en zor döneminde bu eşsiz eser, halkımıza büyük cesaret ve moralvermiş, milletimizin şahlanışının timsali olmuştur.”</strong></p>
<p>Sayın Valimiz..</p>
<p>İşte yukarıdaki mısralarda da belirtildiği gibi vatanımızın cennet köşelerinden birisi olan Aydın’ımız şimdi jeotermal santralleriyle çevrilmiş durumda.</p>
<p>08 Mart tarihindeki basın açıklamanızın bir bölümünde şöyle deniliyor:</p>
<p><strong>“Buna mukabil bazı çevrelerce, çevre ve hava kirliliği, ÇED raporu gibi hususlar bahane edilerek Jeotermale karşı bilinçli olarak karalama kampanyaları düzenlendiği görülmektedir. Dile getirilen konuların hepsi dikkate alınarak gerekli araştırma ve incelemeler yapılmakta ve elde edilen bilgiler kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Ayrıca bu konularda çalışmalar yapılmak üzere ilgili Bakanlığımız tarafından önemli bir mali kaynak ayrılmış bulunmakta olup bu yıl başlayacak bilimsel bir çalışma ile objektif kriterlerle JES’lerin çevresel etkisi ortaya çıkarılacaktır.”</strong></p>
<p>Sayın Valimiz..</p>
<p>Jeotermal santrallerin kurulmasına karşı çıkmak tamamiyle duygusallıktan ileri gelmiyor. Jeotermal santrallerin havamıza, suyumuza, toprağımıza, tüm canlılara zarar verdiğine dair yüzlerce bilimsel belge var.</p>
<p>Bu memlekette yaşayan bilinçli bir insan olarak zaman zaman bu konuda uzman olan bilim insanlarının yaptıkları incelemeleri izledim. Gittiğim beldelerde incir, zeytin ağaçlarının kuruduğunu, yerin binlerce metre altından çıkan akışkanı dere yataklarına saldıklarını, sülfürlü gazı bacalarından havaya saldıklarını gördüm ve görmeye devam ediyoruz.</p>
<p>Sayın Valimiz..</p>
<p>09.03 2018 günü yapılan açıklamanın metni şöyle:</p>
<p><strong>“Resmi Kamu Kurum ve Kuruluşlarının yapacağı resmi toplantı, tören, şenlik, karşılama, stand açma, uğurlama gibi etkinlikler ile nişan, düğün ve cenaze törenleri, asker uğurlama vb. etkinlikler hariç olmak üzere; Aydın İl genelinde park, bahçe, cadde ve umuma açık alanlarda, 10 Mart 2018 tarihinden itibaren 30 gün süre ile basın açıklaması, stant açma, açlık grevi, oturma eylemi, anma toplantısı, bildiri dağıtma konser ve bu gibi toplu etkinlikler; 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/C maddesine göre ilimiz sınırları içerisinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyet kamu esenliğinin sağlanması amacıyla, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 17. maddesi ve 2935 Sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 11/m maddesi hükümleri doğrultusunda yasaklanmıştır.</strong></p>
<p><strong>Kapalı yerlerde yapılacak toplantılar izine bağlanmış olup toplantının izlenmesi ve gözetim altında tutulması kararlaştırılmıştır.”</strong></p>
<p>Sayın Valimiz..</p>
<p>İçtenlikle söylüyorum ki, 50 yılımı verdiğim gazetecilik mesleğimde şimdiye dek Aydın’da böylesine yasaklarla sarılmamıştık. Aydın dışında yaşayan bir insan bu açıklamaları okuduğunda acaba Aydın hakkında ne düşünür?</p>
<p>İşte ben bu konuyu düşündüğümde üzülüyorum; çünkü sanki Aydın’da illegal faaliyetler varmış gibi algılanmaz mı?</p>
<p>Sayın Valimiz..</p>
<p>On yaşında polis oğlu bir ilkokul öğrencisi olarak geldiğim Aydın’da 60 yılı geride bıraktım. Elbetteki o yılların Aydın’ını geri getirmek imkansız ama daha sağlıklı bir kent olarak sonsuza kadar yaşaması, onun varlığında yaşam bulan bizlerin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Valisi olarak sizlerin elindedir.</p>
<p>İşte hemşehrimiz <strong>Dr. Metin Aydın</strong>’da ettiği <strong>“Hipokrat Yemini”</strong>ne sadık kalarak, ulusal kurtuluş savaşında şehit kanlarıyla sulanarak alınan bu vatanın emperyal güçlerin sinsi planlarına kurban edilmemesi için yurtseverlik görevini yerine getirmektedir. <strong>Dr. Metin Aydın</strong> ile birlikte birçok Sivil Toplum Örgütü de bu konuda elindeki bilimsel belgelere dayalı olarak jeotermal santrallerin verdiği zararı dile getirmektedirler.</p>
<p>Bu satırları yazarken sizi düşünüyordum..</p>
<p>Ama zihin ekranımda MUAMMER ÜLGEN PAŞA, YANİ<strong> “VALİ BABAMIZ”</strong> VARDI..</p>
<p>Saygılarımla..</p>
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.