Bülent Tezcan, neden vuruldu?

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın 29 Ekim’de silahlı saldırıya uğramasının ardındaki esrarengiz perde hala açılmadı. Olayın gerçek yüzünü bilen yok. Tezcan kendisine yapılan saldırıyı, “Bu provokasyon Türkiye’de iç çatışma yaratmaya dönük siyasi provokasyonların bir parçası. Bu bir tesadüf değil. Saldırganın bir anlık öfkesiyle, kızıp da yaptığı bir iş değil. Bir derin güç Türkiye’de siyasi cinayetleri, suikastleri planlayacak ve saldıracak. Bu saldırıların bir parçasıdır bana yapılan da” şeklinde yorumladı.
<p><span style="font-size: medium;">Tezcan, Birgün Gazetesi’ne verdiği röportajda Ece Zereycan’ın sorularını yanıtladı.</span></p>
<p><strong><span style="font-size: medium;">İşte o röportaj:</span></strong></p>
<p><span style="font-size: medium; color: #ff0000;"><strong>CHP'li Tezcan: “Paket saldırılardır bunlar, hedef seçilir ve amaç bellidir..”</strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;">Aydın’da 29 Ekim tarihinde silahlı saldırıya uğrayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Av. Bülent Tezcan olaydan sonra ilk röportajını BirGün’e verdi. Kasığından vurulan ve hâlâ tedavisi devam eden Tezcan, hastanedeki odasında hem kendisine yönelik saldırıyı hem de son günlerde yaşanan siyasi gelişmeleri değerlendirdi.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><img src="/upload/html-content/bülent_iç.jpg" alt="" /></span></p>
<p><span style="color: #ff0000;"><strong><span style="font-size: medium;">» Geçmiş olsun Bülent Bey… Sağlık durumunuz nasıl?</span></strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;">Daha iyiyim teşekkür ederim. Tedavi devam ediyor. Basında yer aldığı gibi ayağımdan vurulmadım. Yanlış bilgiler yer aldı hep kamuoyunda. Mermi tam olarak kasığa yakın bir noktadan girdi, uyluk kemiğini delmiş, şu anda da oraya saplanmış durumda. Eğer mermi kemikten 1 cm daha çıksaydı, burada vücudun ana damar ve sinir takımı varmış, eğer orayı parçalasaydı ölümle sonuçlanacağını söylüyor doktorlar. ‘1 cm’le kurtardın, 10 dk’da kan kaybından ölürdün’ diyorlar. Mermiyi o bölgeden çıkarmak daha hayati tahribatlara neden olacağı için çıkarmayacaklar. Bu şekilde yaşamanın tıbben bir zararı olmadığını söylediler. Bakalım, yaşayıp göreceğiz…</span></p>
<p><span style="color: #ff0000;"><strong><span style="font-size: medium;">» Saldırıyla ilgili yazıldı, çizildi ama olay gününü bir de sizden dinleyebilir miyiz? Örneğin, orada olacağınız önceden belli miydi?</span></strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;">Evet belliydi. 29 Ekim günü bayram programı nedeniyle bir yürüyüş olacaktı. 28 Ekim günü çelenk koyma törenine katıldım. 29 Ekim’de saat 4 gibi bir sergi açılışına katıldım. Sergiye katılan partili arkadaşlarla birlikte 30-40 kişilik bir grupla yemeğe gittik. Arkadaşlar önceden yer ayırtırmışlar. Akşam 7’de Valiliğin kokteyline, oradan da yürüyüşe geçecektim. Saldırgan bizden 1 saat önce yer ayırtmış aynı yerde. İlk önce tam benim arkamdaki masayı istemiş. Oranın dolu olduğunu öğrenince, ‘içeriden bir yer olsun’ demiş.</span></p>
<p><span style="color: #ff0000;"><strong><span style="font-size: medium;">» Basında, saldırganın sizin arka masanızda oturduğu ve Cumhurbaşkanını eleştiren konuşmalarınızı duyup, sinirlendiği ve bir anda böyle bir saldırı yaptığı yönünde haberler yer aldı. Konuştuklarınızı duyabilecek bir mesafede miydi?</span></strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;">Hayır, mümkün değil. Konuşmalarımızı duyamayacak bir konumdaydı. Oturduğum yere uzaktı. Restoranın bir ucunda bizim masa, öbür ucunda onlar… Biz partililerle sohbet ederken birden patlamayla beraber tabancayı ve eli gördüm. Arkadan gelmiş, ben görmedim bile geldiğini. Silahı bacağıma dayadı ve ateş etti. O anda yüzünü bile görmedim.</span></p>
<p><span style="color: #ff0000;"><strong><span style="font-size: medium;">» Konuşma ya da sözlü tartışma yaşandı mı? Saldırganla aranızda geçtiği iddia edilen diyaloglar yazıldı, çizildi…</span></strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;">Hayır. Saldırıdan önce aramızda hiçbir konuşma, tartışma olmadı. Bazı haberler var: ‘Reise laf söyleme dedim, o itiraz etti’ filan diye, yok böyle diyaloglar. Bunların hiçbirinin gerçekle ilgisi yok. Ancak vurduktan sonra bağırmaya başladı, herkesin yerine oturmasını istedi, ‘kimse ayağa kalkmasın’ dedi. Öncesine dair hiçbir konuşma olmadı. Bir anda arkadan bir el geldi, uzandı ve patlama duydum. Hatta ilk anda şiddetli bir ağrı hissettim ama vurulduğumu dahi anlamadım. Yere ateş ettiğini ve silahın o anda bacağıma çarptığını zannettim. Arkamda olduğu için ilk başta görmedim. Ateş ettikten sonra arkamdan dolanarak ortaya doğru geçti. Tam karşıma geldi, işte ateş edeni de ilk kez o an gördüm.</span></p>
<p><span style="color: #ff0000;"><strong><span style="font-size: medium;">» Siz ya da partililerin daha önceden gördüğü, bildiği bir kişi mi? Aydınlı mı? Ya da keşif için mekâna önceden geldiyse partililer tarafından dikkat çeken bir davranışı olmuş mu?</span></strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;"> Hayır. Daha önce görmediğim biri. Aydınlıymış. Abisi eski Ülkü Ocakları başkanıymış. Tanımıyorum ben. Ama bunlar kullanılmaya müsait insanlar. Buradan yola çıkarak, bunları bir siyasi yapının elemanı yaptı demek mümkün değil. Ama belli yapılar, belli insanlar kullanılırlar. Bunlar da kullanılmaya müsait kişiler.</span></p>
<p><strong><span style="font-size: medium; color: #ff0000;">Bu, bire bir size ya da söylemlerinize yapılmış bir saldırı mı yoksa orada bir başka CHP’li milletvekili olsaydı da bu saldırıya maruz kalır mıydı? Neden sizi ya da CHP’yi seçtiler?</span></strong></p>
<p><span style="font-size: medium;">Bu adamın kendi iradesiyle seçtiği bir hedef olduğumu düşünmüyorum. Birileri tarafından yaptırıldığına inanıyorum. Bu provokatif bir eylem. Bunlar mafya özentisi, kendilerine de orada bir gelecek sağlamaya çalışan insanlar.</span></p>
<p><strong><span style="font-size: medium; color: #ff0000;">» Sizce bunu kim yaptırdı?</span></strong></p>
<p><span style="color: #000000;"><span style="font-size: medium;">Bu olay saldırganın tek başına yapabileceği bir şey değil. Türkiye bir çatışmaya sürükleniyor. Bir planlama var karanlık eller tarafından. Bu adamı ben tanımam etmem. Gerekçe olarak şunu söylemiş ifadesinde: ‘HDP kongresine gitti, şehitlere saygı göstermiyor.’ Saldırganın kastettiği şey muhtemelen Ocak ayında CHP’yi temsilen, parti görevlisi olarak HDP kongresine gidişimdir. MYK görevlendirdi ben de genel başkan yardımcısı olarak gittim kongreye. Bir kere ben Ocak’tan sonra, sadece Aydın’da en az 2-3 şehit cenazesine gittim, törenlere katıldım. Hiçbir cenazede sözlü bir tepki bile gelmedi. Sonuçta legal bir partinin yasal kongresine gittim, suç varsa dahi devlet soruşturur bunu. Bu gelenektir, partiler davet edilir ve gidilir. Bu bahanelerin hiçbiri saldırıyı hafifletecek ya da meşrulaştıracak bir şey değildir. Asıl üzerinde durmamız gereken mesele şu ki; bu tip saldırıların gerekçeleri ve verilecek ifadeler önceden hazırlanır. Paket saldırılardır bunlar. Hedef seçilir ve amaç bellidir. Saldırıyı yapacak adam, gerekçe olarak hangi ifade verilecek hepsi önceden bellidir. Bunların hepsi hazırlanır, buna uygun adam bulunur. O adama hedef gösterilir, ‘Bak böyle diyeceksin’ diye eline ifade tutuşturulur, silahı eline verirler ve biz sana bakacağız derler.</span></span></p>
<p><strong><span style="font-size: medium; color: #ff0000;">» Bu saldırı bir senaryonun parçası mı? Türkiye üzerinde genel bir senaryonun hayata geçirildiğini mi söylüyorsunuz?</span></strong></p>
<p><span style="color: #000000;"><span style="font-size: medium;">Bu provokasyon Türkiye’de iç çatışma yaratmaya dönük siyasi provokasyonların bir parçası. Bu bir tesadüf değil. Saldırganın bir anlık öfkesiyle, kızıp da yaptığı bir iş değil. Bir derin güç Türkiye’de siyasi cinayetleri, suikastleri planlayacak ve saldıracak. Bu saldırıların bir parçasıdır bana yapılan da.</span></span></p>
<p><strong><span style="font-size: medium; color: #ff0000;">» Devamı gelecek mi diyorsunuz?</span></strong></p>
<p><span style="color: #000000;"><span style="font-size: medium;">Arzumuz bunun devam etmemesi. Ama bugün bana yapılan yarın başka siyasetçilere de olacaktır. İlla CHP’li siyasetçilere olacak diye bir şey yok. Sistem şu şekilde işliyor: Ülkücü geçmişi olan ya da kendini öyle tarif eden birini alıp bu saldırıda kullanıyorlar. Bununla CHP tabanı ile MHP tabanı arasında bir çatışma planlanıyor. Önümüzdeki süreçte muhtemel bir siyasi gelişmede, MHP-CHP tabanlarının birbirine hiçbir şekilde yanaşmamasını sağlayacak, kutuplaşmış bir konsodilasyon yaratma peşindeler. İkincisi; bu çatışmayı yaratırken; Cumhurbaşkanı ya da AKP’ye sempati ekseninde MHP tabanı ve bunun karşılığında ‘HDP kongresine gitti, şehitlerimize saygı göstermedi’ dili üzerinden, bölücü cephe-milliyetçi cephe ayrımı yaratılma planı var Türkiye’de. Saldırı da bu planın bir parçası. Bir tarafta MHP-CHP birbirine girecek, bir tarafta milliyetçilerin bir cephesi, bir tarafta bölücülerin cephesi diye cepheler yaratma ve bu cepheler üzerinden çatışmayı tetikleyen bir anlayış var.</span></span></p>
<p><strong><span style="font-size: medium; color: #ff0000;">» Planlanan ‘büyük resim’ nedir?</span></strong></p>
<p><span style="color: #000000;"><span style="font-size: medium;">Kurdukları bu sistemi çalıştırmamamız lazım. Bu sistemi siyasetteki kutuplaşma ortamı destekler; kutuplaşmayı ve çatışmayı körükleyen siyaset dili destekler. Kutuplaşmadan ve çatışmadan iktidar üretme kültürüne dayanan siyaset anlayışı destekler. Türkiye’de bunların hepsi var. Kutuplaşma var, kutuplaşmayı tahrik eden bir siyaset anlayışı var. İktidar gücünü elinde bulunduran yapı kutuplaşmayı özellikle tahrik ediyor. Bu çatışmadan mevcut iktidarın devamı ve belki de yeni bir iktidar üretilmesi planlanıyor. Hal böyle olunca bunun sağı-solu yok. Yarın aynı güçler, herhangi bir sol örgütle bağı olduğu söylenen birini tetikçi yapar, bu sefer MHP’li bir vekile ateş ettirirler. Bu ortamda toplumda; Kürtçüler-Türkçüler, sağcı-solcu, bölücü-milliyetçi diye çatışan yeni fay hatları yaratılır. Planlanan budur. Bunu önlemenin tek bir yolu var, uzlaşma ortamı sağlamak. Özgürlük, demokrasi ve uzlaşma hattında bir arada durarak bu durumun üstesinden gelmeliyiz. Oysa Türkiye’de süreç tersi yönünde işliyor. Demokrasinin tamamen tahrip edildiği, olağanüstü hal rejiminin tamamen olağan hale geldiği bir tabloyla karşı karşıyayız. Kaygım bu saldırıların artmasıdır. Eğer bunu istemiyorsak, bir an önce siyaset kurumu aklını başına alıp Türkiye’yi tam demokrasi eksenine taşıyacak önlemler almalı. Çatışma dili bir an önce terk edilmeli.</span></span></p>
<p><strong><span style="font-size: medium; color: #ff0000;">Başkanlık konusu</span></strong></p>
<p><strong><span style="font-size: medium; color: #ff0000;">» Mesele başkanlık mı?</span></strong></p>
<p><span style="color: #000000;"><span style="font-size: medium;">Bunu sadece başkanlık rejimi ekseninden tarif etmek mümkün değil. Türkiye bir otoriterleşme süreci yaşıyor. Türkiye ‘tek adam rejimine’ gidiyor, diktatörlüğe sürükleniyor. Böyle bakınca başkanlık rejimi masumane bir tarif kalıyor. Başkanlık rejimi demokratik olarak uygulanabilen bir sistemdir. Türkiye’de üretilmek istenense; başkanlık ambalajı içinde bir otoriter rejimdir. Bana yapılan saldırının da özellikle yapıldığını, özelikle Aydın’ın seçildiğini düşünüyorum. Çatışmanın sadece Doğu’da değil, Türkiye’nin başka bölgelerinde de, özellikle batıda, Ege’de de başlatılmasının provokasyonu olduğuna inanıyorum. Çatışma ortamını her yere yaymaya çalışıyorlar. Bir güvenlik kaygısı yaratılmak isteniyor toplumda. Onun için sağduyulu olmamız lazım. Bu çatışmalardan tek adam rejimine gitmek hevesinde olanlar olabilir. Asla ‘başkanlık rejimi’ tabirini kullanmıyorum. Çünkü istenen başkanlık değil otoriter rejim, tek adamlık, diktatörlük! 15 Temmuz’un üzerine yeni bir 20 Temmuz darbe girişimiyle karşı karşıyayız. 15 Temmuz’dan demokratik bir Türkiye çıkarılması lazımdı. Ama fırsata çevrilip 20 Temmuz darbesi yapıldı. Niye 20 Temmuz derseniz olağanüstü halin ilanı parlamentoyu devre dışı bırakıp yeni bir inşa sürecinin başlangıcıdır. Yıllarca darbe hukukundan şikâyet ettik. Şimdi Türkiye’de yeni bir darbe hukuku inşa ediliyor.</span></span></p>
<p><strong><span style="color: #ff0000;"><span style="font-size: medium;"> » Böyle bir ortamda yeni anayasa tartışmaları devam ediyor. Bu ortamda anayasa yapabilmek mümkün mü?</span></span></strong></p>
<p><span style="color: #000000;"><span style="font-size: medium;">Konuyla ilgili bu hafta sonu bir çalıştay yapacağız akademisyenlerle. Tedavim devam ediyor ama ben de katılacağım çalıştaya. Anayasa vizyonunun nasıl olması gerektiği ile ilgili çok ciddi çalışmalarımız var. Ama bugünkü şartlar altında anayasa yapılır mı yapılmaz mı bunu da konuşacağız. Neyi tartışıyoruz, nasıl bir sistemi tartışıyoruz, bu şartlarda anayasa yapılır mı? Eğer Türkiye’yi otoriter bir sisteme sürüklemek isteyenler varsa, onların penceresinden bakarsanız yapılır niye yapılmasın, tam da bu tablonun içerisinden, bu krizin içerisinden otoriter bir rejim çıkarılır hatta. Ama Türkiye’yi demokratik bir çözüme taşımak isteyenler varsa, frene basıp, daha sağlıklı bir ortamı sağlayıp, onun üzerinden bir anayasa tartışması yürütmek isterler. Çatışmaların yükselmesiyle, operasyonların artmasıyla, anayasa tartışmalarının aynı anda gündeme gelmesinin tesadüf olduğunu sanmıyorum. Bakın Cumhuriyet gazetesi yazarları tutuklanıyor. Fetöcülükle itham ediyorlar onları, yani en olmadık şeyle. Cumhuriyetin yayın politikası savcıların belirleyeceği bir iş değildir. Savcı sorduğu soruda ‘yayın politikanız değişmiş’ diyor. Savcının bu soruyu sorma hakkı yoktur. Ne münasebet! Bir gazetenin yayın politikasını savcılar mı belirleyecek? Kişisel olarak beğen, beğenme o ayrı… Ama bu soruyu sorma hakkı yoktur, gazetecileri buna dayanarak tutuklama, onlara darbeci, Fetöcü deme hakları yoktur. Hikmet Çetinkaya ilk kez Türkiye’de Fetö’nün nasıl bir örgüt ve nasıl bir büyük tehlike olduğunu yazan kişidir.</span></span></p>
<p><strong><span style="color: #ff0000;"><span style="font-size: medium;">HDP’lilerin durumu</span></span></strong></p>
<p><strong><span style="color: #ff0000;"><span style="font-size: medium;">» Peki ya HDP’li vekillerin tutuklanması…</span></span></strong></p>
<p><span style="color: #000000;"><span style="font-size: medium;">Bir yandan gazeteciler tutuklanıyor, diğer yandan 90’lardaki görüntülerle milletvekilleri yaka paça gözaltına alınıyor. HDP’liler savcı davet ettiğinde gitmeliydi. Ama gitmediler diye kalkıp da bu muamelenin yapılması doğru değildir. Bu yapılanlar parlamenter sistemin ve demokrasinin ciddi kaybı ve sıkıntısıdır. Partinin genel başkanını ifadeye gelmediği gerekçesiyle gözaltına alıyorsun, fakat neden tutukluyorsun? Yurtdışına kaçmamış, milletvekili olarak parlamentoda görevini sürdüren insanları ısrarla tutuklayarak Türkiye’yi hangi çatışma ortamına sürüklemek istiyorsunuz? Bunlar Türkiye’de çatışmayı tahrik eden uygulamalardır. Oysa iktidarların görevi ülkede sükûneti yerleştirmektir. Belirli bir hareketi illegal alana savurmak Türkiye siyaseti için yararlı bir şey değildir. Siyasette sağduyu, legalliği teşvik etmekten geçer. HDP, PKK ile arasına mesafe koysun diyoruz. Peki bunu diyoruz ama HDP’ye oy vermiş kişileri siyasette saf dışı bırakmak Türkiye’nin hangi işine yarayacak? Nasıl bir fayda umuyorlar? Buradan fayda ummak için, siyasette çatışmadan iktidar üretme kültürüne sahip olmak gerekir. Olan budur, başka fayda sağlamaz bu. Bakın 7 Haziran seçimlerinden sonra olan terör ortamı 1 Kasım AKP iktidarını üretti. Bugünün terör ortamıyla da benzer bir iktidar üretme hesabı, sevdası görüyoruz. Böyle bir ortamda sağlıklı Anayasa tartışması yapılamaz, sistem tartışması yapılamaz.</span></span></p>
<p><span style="font-size: medium; color: #000000;">http://www.birgun.net/haber-detay/chp-li-tezcan-paket-saldirilardir-bunlar-hedef-secilir-ve-amac-bellidir-134561.html</span></p>
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.