0.542. 537 86 70

Halkalı şeker..

2022-11-23

  • Kürşad Özcan, sonunda AK Parti rozetini taktı. Aslında takalı çok olmuştu. Sadece operatif görevlerini yerine getirmesi gerekiyordu. O da Aydın'ın yükselen değeri İYİ Parti ve Millet İttifakı'nı yerle yeksan edip gitmek. Çünkü Aydın başta Ege de her geçen gün gerileyen AK Parti'nin asli hedefi, kendilerince aynı oy havuzundan beslendikleri İYİ Parti'yi hedef bellemek. Bütün çağrılarına olumsuz yanıt alınca, Kürşad Özcan gibi uyuyan hücre misali yıllar önce bağladıklarını, hemen piyasaya sürdüler. Buna İYİ Parti Genel Merkezi de, CHP de uyanamadı.

Çok söyledim; “Bu çoktan AK Parti rozeti takmış. Yakıp yıkıp, partisini ve millet ittifakına en büyük hasarı verip gidecek...” Dediğim yere geldi herkes...

Şimdi kanıtlayalım mı tek tek... Hem Kürşad Özcan'ın yakıp yıkıp gitme ve de bunu çeşitli bahaneler ardına gizleme operasyonunu...

Bir zamanlar MHP'nin kalesi kabul edilen ve Haluk Alıcık adıyla bütünleşen Nazilli'de, Kürşad Özcan sonrası neler oldu. Olaya tarafsız ve analitik gözle bakarsak; Haluk Alıcık'ın görev döneminde CHP ve MHP çekişmesi vardı. Daha henüz ittifaklar gündeme gelmemişti. Haluk Alıcık o dönemde görev yaparken hiç bir mazeret ardına sığındı mı? Öyle ya da böyle, çok işler yapıldı.

Ya Kürşad Özcan geldikten sonra? Etrafında Şahsettin Polat gibi ailecek tanıdığım, dürüstlüklerine herkesin kefil olduğu değerler başta, tek tek ayrılıp gittiler yanından. Ki onlar uzlaşmacı ve zeki insanlardır. İlkeli adamlardır. Peki böyle insanlar neden kaçtı Kürşad Özcan'ın yanından? Çünkü kabiliyet ve liyakat denen kavramlar, neredeyse sıfır. Buna rağmen Tanrı Kral gibi her şeyi ben bilirim, ben ne dersem o olur havasındaydı. Ve Kürşad Özcan döneminde Nazilli'ye çivi çakılmadı desek yeridir.

Haluk Alıcık ve öncesinde ne yapıldıysa yapıldı, gerisi lafta kaldı. Ki öyle ürettiği mazeret gibi, “Özlem Hanım hizmetlerimi engelliyor” bahanesi değil iş. Kendi beceri yoksunluğu, yetersizliğinden kaynaklanan cehalete dayalı kibridir tüm yaşananların sebebi. Belki onun hayalindeki kadar olmasa da, emin olun Haluk Alıcık döneminden kat be kat fazla almıştır Aydın BŞB’den desteği. Derdi de görevi de hizmet değildi Millet İttifakı içerisindeki adeta uyuyan hücre Kürşad Özcan'ın.

Şimdi herkese soruyorum; Bu Kürşad Özcan değil mi İl Başkanı Süleyman Demirci'ye yalancı tanıklarla kumpas kuran, elinin altında dosyalarla seçilmiş İl Başkanını partiden attıran? Geldik mi zurnanın zırt dediği yere... Ve Süleyman Demirci'ye verdi gazı verdi gazı, “BŞB bize yardımcı olmuyor. Özlem Hanım sürekli engel çıkartıyor” falan filan.

Süleyman Demirci de İYİ Parti Aydın İl Başkanı olarak, başta Kürşad Özcan'ın gazıyla bunları dillendirdi, Özlem Hanım ile cephe cepheye getirildi. Böylece Millet ittifakı içinde, çok büyük bir çatlak oluşturuldu.

Sonra ne mi oldu? Kürşad Özcan, bu restleşme sırasında Süleyman Demirci ve kendi partisinin il yönetimini sattı, “Ben Özlem hanımın yanındayım” dedi İYİ mi... Dediğim gibi... Ardından yalancı tanıklar bulundu, Kürşad Özcan koltuğunda dosyalar İYİ Parti Genel Merkezi'ne gitti, nasılsa İYİ Parti'deki en büyük ikinci belediye kozu da elinde, Süleyman Demirci'nin ihracını sağladı.

Onun bu sinsi operatif faaliyetine de, bizden başka uyanabilen olmadı. Yetmedi arkadaşın yaptıkları... Recep Taner, tüzük gereği İl Yönetimi tarafından göreve davet edildi. Ataması Genel Merkez tarafından yapılmadan önce yine Kürşad Özcan atanmaması için her şeyi yaptı. Şu anda Nazilli İlçe Başkan Adayı olan Durmuş Kural, onun tek sözüyle hemen yönetimden istifa etti. (Bu arada senin sesin hiç çıkmıyor kuzum. Bak Kürşad Özcan gitti, sen ağzını açıp tek kelime etmedin. Hala hangi yüzle adayım diye geziyorsun. Yok mu iki kelam diyeceğin. Bak sen konuş, Kürşad başkanın fonladığı medyasını hemen dizer önüne ciğerim... Artık senin gri bölgen yok hemşerim. Ya çıkıp, “Kürşad Özcan tüm değerlerimize ihanet etmiştir” diyeceksin, ya da ilçe başkan adaylığından feragat edeceksin...)

Dönelim yine konumuza... İlerleyen süreçte Kürşad Özcan Recep Taner'in atanmasını müteakip, “Bakın onu nasıl on günde görevden aldıracağım. O Nazilli'ye gelince elini bile sıkmayın” şeklinde talimatlar, konuşmalar ve faaliyetlerde bulundu. Ve Recep Taner, tüm bunları vatan-millet-memleket diye sineye çekti, Kürşad Özcan aleyhinde tek bir ters kelime kullanmadı.

Şimdi Özlem Hanım bahanesi demek ki sıfır... Kendi partisiyle ilgili bahaneleri de sıfır... Kala kala Nazilli Teşkilatı kalmıştır bahanesi...

Orada da durum şuydu. Cihat Öztürk döneminde AK Partili bir isme giderek ikinci sıra milletvekilliği teklifiinde bulununca, ipler kopuyor. Haklı olarak kendisine “İl Yönetimi - Genel Merkez - Sayın Genel Başkan var. Bu iş sana mı kalmış” denilince, başladı Kürşad yaygaraya. Yönetime istifa baskıları, itham ve iftiralar gırla gitti. Cihat Öztük de tek kelime etmeden, görevden ayrıldı, yerine yine Kürşad Özcan isteğiyle, Ali Gökbaraz getirildi. Hatta ve hatta, Süleyman Demirci aleyhine yalancı tanıklık yaptırdıkları yaşlı başlı amcamızı, Ali Gökbaraz yönetimine soktu.

Ali Gökbaraz da siyasi köleliğe fazla tahammül edemedi, gitti. Nasıl mücadele etsin... Kürşad Özcan medyayı fonlayıp kendine bağlamış, elinde en büyük ikinci belediye kozu, kime derdini nasıl anlatacak. Sonrasında yerine gelen isim de istifa etti zaten. Bir ylda üç başkan, üç istifa. O da haklıydı. Düşünün Nazilli İYİ Parti'de 1400 üye var. Baskılar sonucu delege seçimlerine sadece 290 tanesi katılıyor. Bir avuç isme seçtirilen delegeler sizce kime yakındır? Kürşad Özcan'a. Başkan Adayı Durmuş Kural zaten onun karamürsel sepeti gibi her daim yanında. Son ilçe başkanı da, “Bu zaten kaçacak. İçimizde guguk kuşları bırakıp, ilerisi için yeni bir siyasi operasyon planlıyor” melainde açıklamasıyla istifa etti.

Gördünüz dışardan halim selim görünen Kürşad Özcan, aslında neymiş.

AK Parti eski Milletvekili Mehmet Erdem'in amcası Orhan Erdem, bir zamanlar bana bir açıklama yapmıştı. Ben de aynen yazmıştım. “Bizim Memet siyasette tilkinin kuyruğunu tilkiye bağlamakta mahirdir” demişti. Valla Mehmet Erdem, Kürşad Özcan yanında çırak kalır bu işlerde... Daha bugünden altını çiziyorum...

Yeri gelmişken, İYİ Parti İl Yönetimi ve Genel Merkezi'ne, yerinde yaptığım bir tespiti aktarmak görevimdir. Uzun süredir planlanan siyasi suikaste kurban gittiniz, yenisini yaşamak istemiyorsanız, Nazilli İlçenizde kongre değil, atamayla yönetiminizi belirleyin ki, bir daha başınızı taşa vurmayın. Biz Kürşad Özcan için, “Bu adam kaçacak. Size şantaj yapıyor. Partiyi ve millet ittifakını karıştırıp, yıpratıp, görevini yapıp öyle gidecek” dedikçe inanmadınız, gördünüz sonucu. Bari bu defa doğrusunu yapın. Orada çok değerli, vatansever, çizgisi ve duruşu belli, namuslu insanlar var. Kurun onlardan bir kadro, üç ayda İYİ Parti Nazilli'de şahlanmazsa, ben de bu işi bilmiyorum demektir.

Kaldı ki daha şimdiden görüştüğüm çok sayıda AK Parti ve MHP'li, “Kürşad Özcan bir daha seçilemez” diyorsa, onu fazla ciddiye almaya değil, yaşananlardan ders alıp, ona göre davranmaya ihtiyacınız var. O zaten pazarlığı yıllar öncesinden bitirmişti, görevi zaman içerisinde İYİ Parti ve Millet İttifakını yıpratmak, zamanı gelince son darbeyi vurmaktı... Yaşadığınız da buydu...

Ne Kürşad Özcan'mış... Yaz yaz meydan laurusse anliklopedisi gibi, tükenmiyor marifetleri... İşi gücü halka hizmet değil, siyasette tilkinin kuyruğunu tilkiye bağlamak, Tanrı Kral gibi hava atmak... Meraklanmasın zaten... Cilt cilt kitap çıkaracam adı örgütlü şekilde tarihi eser kaçakçılığı dosyasında haberlere manşet olan bu zat-ı muhteremi...

NAZİLLİ AHALİSİ NASIL KANDIRILDI

Sırada Kürşad Efendinin, “Nazilli'yi İl yapacağız, ondan AK Parti'ye geçiyorum” masalına. Hani rozeti takılırken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nazilli'yi İl yapacağız” diyecekti. İş döndü dolaştı, “Nazilli İl olabilecek ilçeler arasında” lafına getildi... Bu siyasette, “Hadi kardeşim hadi. Biz siyaseten bu şahsı aldık. Ne ili... Size gelene kadar yüzlerce milyon nüfuslu ilçe var” şeklinde algılanır. O yüzden boşuna Kürşad Özcan'a bel bağlayıp, onun kılıflarına takılmayın.

Şunun altını özellikle çiziyorum. 70 değil 770 iş makinesi getirseler, değil yüz milyon devlet bütçesini Nazilli'ye bağlasalar, Kürşad Özcan çivi çakamaz. Çünkü şahıs halka hizmetten başka herşey ile uğraşıyor. Kişilerle uğraşan kişilerden uzak durun. Zaten bir söz vardır. Adam olan gidişinden bellidir derler. Kürşad Özcan nasıl gitti? Karı-kız muhabbetiyle. Size verebileceği tek hizmet de, olsa olsa anca bu siyasi çizgi olur.

HALKA...

Şu AK Parti Aydın BŞB Gurup Başkanvekili Mustafa Arı'ya bayılıyorum. Ne zaman gülmeye ihtiyacım olsa, sanki kalbimi okuyor, şıp diye damlıyor. BŞB meclisinde demiş ki, “Biz geniş bir halkayız...” Haklı adam... HDP ye vatan haini derler, belediye başkanlarını alırlar vatansever olur. İYİ Parti'ye her çamuru atarlar, sonra gel diye yalvarırlar. Esad'a katil derler, iki dakkada olur kardeş. Sisi'ye demediklerini bırakmazlar, gördüklerinde sarmaş dolaş olurlar. FETÖ deseniz bunlar için bir hocaları bir haşhaşi. Onlardan olan FETÖ’cüler bakan-vekillikler alır... Halkaları geniş mübareklerin. Bu kadar geniş halkayla, dünya tarihine geçtiler... Unutmadan Kürşad Özcan ile de bir zamanlar görüntüden didişirlerdi. Bunlar Kürşad Özcan'ı iş yapmamak, görevi kötüye kullanmakla eleştirirdi, Kürşad Özcan bunlara, ben sizin gibi Oslo’da PKK’lılarla masaya oturmadım derdi. Valla halkaları o kadar genişlemiş ki, kaşla göz arası kardeş oldular...

Halkalı şeker gibi mübarekler... Ne koyarsan koy halkalarına, gık demeden kabulleniyorlar. Yeter ki onların safında olsun. Mevlana izindeler galiba... “Gel gel her ne olursan ol yine gel. İster PKK'lı ol ister HDP'li, ister FETÖ’cü ol, ister Mason, ister siyonist, oyunu bize ver, halkamızda sana da yer var” tek felsefeleri...

Artık Kürşad Özcan ile halkalı şeker toplantıları yaparlar, “Hadi başkan anlatsana şu basın toplantısında muhabbetini yaptığın karı-kız işlerini” diye, bir birlerine takılırlar... Kürşad Özcan basın toplantısında söylemiş karı-kız muhabbetlerini sizden mi sakınacak halkalı şekercim Mustafa beyim...

DOĞRU OTURUP DOĞRUYU KONUŞMAK...

Gelelim şimdi CHP bu yanlşılara nasıl çanak tuttu. Eğri oturup eğri konuşmayacağız, doğru oturup doğruyu konuşacağız. Fatih Akentli-Durmuş Tuna-Erol Özhavutçu üçlüsü başta, bazı müptezeller önüne gelene eşikten beşiğe sövdüler. Kumpaslarda, darplarda yer aldılar. Çok uyardım CHP yönetimlerini de. “Bakın bunlar toplumda çete gibi algılanıyorlar, milleti zorla AKP'li yapacaklar...” diye. Onlar da yattı kulak üstüne. Şimdi herkes sokakta bu bahane ardına saklanıyor. Kendilerine susun diye abi tavsiyeleri verdim olmadı. En son tepelerine bindim, eskiye nazaran daha az olsa da yine devam ettiler. Kaçmak için kılıf arayanlara, kaçmak gibi niyeti olmasa da bunların tavırları yüzünden ikrar getirenlerin eline, bulunmaz kozlar verildi.

Bir iddiaya göre Söke Belediye Başkanı Levent Tuncel ile de AK Parti kanadı görüşüyormuş. Geçen hafta bir görüşme olmuş... Hatta ve hatta bu hafta, ikinci toplantı yapılacakmış. Bunlar iddia. Levent Başkan çıkar doğru ya da yanlış der, toplumu bilgilendirir... Fakat işin buralara gelmesinde, atadan dededen CHP’li olanların dahi partisinden nefretine yol açan bu üçlü, şapkasını önüne koymalı. Bu yaşananlarda payları çok büyük. İleride bedeli de ağır olur... CHP kanadı da bunları çekip, adam gibi nasihat vermeli.

Kardeşim adamlar yaylım ateşine başlayınca CHP'li-İYİ Partili-AK Partili-MHP'li-HDP'li kimseyi takmıyor. Eşikten giriyorlar, beşikten çıkıyorlar. Bunun ne siyasetle, ne medya yönüyle, ne insanlıkla izah edilir bir tarafı yok. Toplumda nefret objesi olmuşlar. Gelecek olan bunları görünce gelmiyor, evdekiler bunlar yüzünden kaçıyor.

Ne zaman göreceksiniz bu gerçekliği...

Sepetim